24.05.2016, 17:24

Otobüsle seyahat izlenimlerim

Uzun bir süredir otobüsle şehirlerarası seyahat yapmamıştım. Otomobille sıkça yaptığım İstanbul-Altınoluk seyahatlerimden birini otobüsle yapmaya karar verdim. Bunda Altınoluk’ta otomobile ihtiyaç duymamamın da payı var. Boşuna otomobille yorulmayıp geze geze gitmek istedim. 

Önce gündüz-gece yolculuğuna karar vermem gerekti. Gün kaybetmemek için gece yolculuğunu seçtim. Cuma gecesi 24:00 seyahati iletişim hatasıyla cumartesi 24:00 olarak biletlendi. Neyse ki hemen fark edip düzelttik. Bu yanlışı önlemek için biletlere 23:57 gibi saatlerin yazılması akıllıca. 

Metroya kadar taksiyle gitmeyi düşündük. Güvenlik endişesi bizi Bakırköy’de servise yönlendirdi. Otogara varmak kolaydı, ama otobüsümüzü bulmak zor oldu. Firmanın o saatte çok yere seferi vardı. Herkes otobüsünü soruyordu. Firma personeli olarak ortada kaptan ve muavinler vardı. Onlar da nereye hangi saatte giden otobüsün yerini bilmiyordu. Bu ihtiyaca cevap verecek bir yazıhane personeli yoktu. Neyse ön sırada yer bulamayan otobüsümüzü arka taraflarda bulup zamanında sefere başladık. 

Biz, Trakya üzerinden giden otobüsü seçmiştik. Çoğu otobüs Bursa yoluyla gidiyordu. Otobüsün Tekirdağ’a uğramadan geçmesi zaman kazandırdı, ama daha bir buçuk saat olmamışken Tekirdağ sonrası mola geldi. Fena bir yer değildi. Ancak benim medeniyet ölçüsü saydığım ücretsiz tuvaletler tabii ki yoktu. Oysa tuvaletler modern hayatın göstergesidir, değil mi ki “iman temizlikten gelir” diyoruz… Otogar ve mola yeri tuvaletlerinin karayolunda da diğer modlar gibi ücretsiz olması niye sağlanmaz? Otobüsçülerin bu yolla otogar ve mola yerlerinden kazanç sağlaması kabul edilebilir gibi değil. 

Mola sonrası seyahate başladığımızda bizi yoğun bir sis karşıladı. Buna rağmen seyahat sürdü, hem de epey bir hızla. Bunda kaptanın bu yola ilişkin tecrübesi yanında bölünmüş yolun da payı vardı. Bölünmüş yollar karşıdan araba gelmemesi sebebiyle her zamankinden öteye sisli havalarda da özel bir güvenlik sağlıyor. Görünür arka ışıklar ve yola park etmemenin önemi çok büyük.
Duran veya çok yavaş giden bir araca geceleyin arkadan çarpma korkusunu çokça yaşadım. 

Gece olması nedeniyle Malkara ve Keşan otogarlarına girmeden yola devam ettik. Gelibolu’ya uğrayıp bir yolcu bıraktıktan sonra 04:20 civarında Eceabat’a yöneldik. Bu arada sisin yol boyu devam ettiğini belirteyim… 

Eceabat’a vardığımızda saat 05 civarıydı… Hemen feribota bineceğimizi beklerken akşamdan beri sis nedeniyle feribotun çalışmadığını öğrendik. Üstelik ne zaman açılacağı da belli değildi. Biraz da benim ilgili tavrımla, işin gecikebileceği, Gelibolu’da ise feribotun çalıştığı ortaya çıktı. Bunu otobüs personeline de aktardım. Onlar benden duydular. Biraz sonra sabırsızlık arttı. Bizim firmanın ve diğer bir firmanın ikinci otobüsleri de gelip beklemeye başladı. Neyse ki uyanık muavinimiz merkezi arayıp durumu aktardı. Bir süre sonra Gelibolu’ya gidebilme izni çıktı. Saat 7:00 feribotuna yetişebilmek için zamanında hareketi teşvik ettim. Nitekim 7 civarında Gelibolu’daydık. İskelede feribot yoktu. Buraya yöneliş sonucu tarifesiz çalışmaya başlamış. 7:15 gibi gelen feribota binip denize açıldık. Kıyıda az olan sis az sonra hiç yoktu. Lapseki sonrası Çanakkale’ye giderken Eceabat tarafları da açık görünüyordu. Acaba yanlış mı yapmıştık? Sonradan öğrendik ki o hat öğleye kadar çalışmamış. 

Bu gelişmeler sırasında firmanın Çanakkale yetkililerinin duyarsızlığı dikkatimi çekti. Sabah bunu öğrenip otobüse bildirselerdi Gelibolu’dan hiç gelmeden feribota binebilir, 80 km. yol ve iki saati aşkın zaman kazanabilirdik. Bu gecikme sonrası olacağını öğrendiğim otobüsün bir sonraki sefere gecikmesi durumu da olmazdı. Bu arada Eceabat’ta inen ya da binen olmadığını belirteyim. 
Dikkatimi çeken önemli bir disiplinsizlik oldu. Telefon, şoförün (büyük çoğunluğunun aynı olduğunu düşünüyorum) elinden hiç düşmedi neredeyse. Hele böylesi sisli ve zorlu yolculuklarda daha bir önem kazanıyor sürücünün dikkatini yola vermesi. Taşıdığı yolcunun can güvenliği de eklenince, şoförlerin çok daha özenli ve dikkatli olması gerektiğini kim inkar edebilir?

Çanakkale yolcularını otogarda firmanın ücretsiz servislerine aktarıp yola devam ettik. Yolun devamında Ezine ve Küçükkuyu otogarlarına uğradık. Sonunda seyahatimin sonu olan Altınoluk’a ulaştık. Merkezde dolmuş ile az bir ücretle, hatta yürüyerek ulaşabileceğim evime zorunlu otogar inişi sonrası 20 TL taksi ücretiyle varabildim. Parama yanmıyorum ama seyahatlerin maliyet artışı örneği olarak belirtiyorum. 

Dönüş yolculuğu

Otobüs, otogara 15 dakika kadar gecikmeyle geldi. Önceden aldığımız en ön sıraya keyifle kurulduk. Küçükkuyu’ya doğru giderken jandarma otobüsü çevirdi. Yapılan kontrolde otobüste mülteciler bulundu. Bunlarla ilgili işlem uzun sürdü. Otobüs kaptanı durumu merkeze bildirip kendi kusuru olmadığını ifade etti. Kusur, kimliksiz kişilere bilet satan acentede görülüyordu. 
Yolcu olmadığı için Küçükkuyu’da durmadık. Ezine’de inecek bir yolcu vardı, o da kırmızı ışıkta iniverdi. Birazcık hızı arttırarak akşam 18:00’de Çanakkale-Eceabat feribotunu yakalamaya çalıştık, ama olmadı. İnen veya binen olmadığı halde Çanakkale Otogarına uğrama zorunluluğu 10-15 dakikamızı aldı. Neymiş; buradaki Trafik’e görünmek gerekiyormuş. Bunu niye otogarın içine gömmüşler bilemem! Kaptan takograf değişiminde otogara girme zorlamasına itiraz etmiyor ama burada o da yok. Firma temsilcisi feribotu birkaç dakika bekletebileceğini söylese de biz, feribotu kaçırdık. 19:00 feribotunu beklerken sardalye yemek işin kazanç tarafıydı. Yine belirteyim ki feribotu beklemeyip Lapseki’ye yönelmek epey zaman kazandırabilirdi. Nasıl olsa Gelibolu’ya da uğranacağını dikkate alırsak… 

Niye Çanakkale yolcuları zorunlu uğranan otogara getirilip Lapseki-Gelibolu tercih edilmiyor, anlamam. Keza Çanakkale’den başlayan seferlerde otobüslere niye karşıda Eceabat’ta binilmediğini de anlayamıyorum. Tabii, otogarın aykırı yeri de önemli. Bir gün, Çanakkale Boğazı Köprüsü yapılırsa bu işler düzelir. O zaman sanırım hiçbir otobüs Çanakkale içinden geçmez. Çanakkale de, otobüsler de, yolcular da kurtulur. 

Bundan sonra seyahat yine keyifle sürdü. Feribottaki gecikmeye bağlı varış gecikmesi de devam etti. Epey beklemeden sonra servisle Bakırköy’e ve oradan da evimize ulaştık. Otobüsün çok dolu olmamasına üzüldüm, ama bu biraz da sezondandı. Altınoluk’a seyahatlerimde otobüsü kullanmaya devam edeceğim. Feribot sorunlarına rağmen Trakya tercihim değişmeyecek. O yolun coğrafyasını seviyorum. Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Körfez Geçiş Köprüsü dahi bu yol tercihimi değiştiremez. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159