20.11.2017, 12:46

Otomobil Sahipliği ve Sistemsel Yenilenme - 6

Lastik güvenliği doğrudan araç ve taşıt güvenliği ile ilgili olduğundan can güvenliğini ön plana çıkaran bir konudur. Hepimizin bildiği üzere; otomotiv sektörü, dünya pazarında ilk sıralarda yerini almış ve kendi alt sektörleri ile çok büyük bir istihdam alanı oluşturmuştur. Bu büyüme ve değişimden Türkiye olarak biz de payımızı alarak, dünyada hak ettiğimiz sıralara emin adımlarla ilerlemekteyiz. Otomotiv sektörümüzün; montaj sektöründen üretim sektörüne doğru geçişiyle birçok alanda; yerli üreticilerimizin ve yabancı lisanslı üretim gerçekleştiren üreticilerimizin sayısında ciddi bir artış görülmektedir. Otomotiv yan sanayi ve tedarikçi sektöründe ülke olarak geldiğimiz başarılı noktalar; artık ‘kendi lisansımız ile yerli araç üretimini’ gündemimizde konuşulur kılmıştır. Bugün itibariyle; yerli pazarda otomobil veya otomotiv sektörünün ihtiyaç duyduğu sistem, eleman veya parçayı ülkemizde üretip tedarik edebilmekteyiz. Dünya markası olan birçok otomobil firmasının önemli parçaları artık Türk sanayicileri ve firmaları tarafından üretilebilmektedir.

Lastik sanayi
Lastik tekerlekler; bu parçalardan sadece bir tanesidir. Bu sektörde geldiğimiz noktayı; ‘Formula 1 yarışlarında kullanılan lastiklerin Türkiye’de üretilmesi ve üretilmeye devam edecek olması’ gerçekliğiyle ortaya koyabiliriz. Lastik tekerlekler; günümüz otomotiv sektörünün vazgeçilmezi ve araç hareket sistemlerinin en kritik elemanıdır. Lastik tekerlekler; otomobil, ticari, askeri araç, iş endüstri makinelerinden uçak ve uzay sanayisine kadar yaygın kullanıma sahiptir.
Bunların yanı sıra lastik; araç, sürücü ve yolcu güvenliği açısından büyük öneme sahiptir. Günümüz dünyasında trend artık güvenli araç, güvenli teknoloji paralelliğinde ilerlemektedir. Bütün bu çalışma ve gayretlerin temelinde güvenli sürüş ve güvenli araç kontrolü vardır. Günümüzde meydana gelen trafik kazaları ve istatistikleri ciddi olarak ele alınacak olursa, lastik tekerlekler üzerinde ne kadar daha çalışma ve gayret gösterilmesi gerektiği daha net olarak ortaya çıkacaktır. Otomobil hızlarının artması, yol kalitelerinin değişmesi ve akıllı otoban sistemleri gibi uygulamaların yaygınlaşması güvenliği dünyada araç üretiminde en önemli noktaya taşımıştır. Ekonomi ve tasarım kriterleri güvenliğin yanında aşağı sıralarda kalmaktadır. Güvenliğin ilk aşaması lastiktir.

Yeni teknolojiler
Ayrıca ulaştırma teknolojileri o kadar hızlı gelişmektedir ki, daha fazla yolcu ve yükün gittikçe azalan zaman dilimleri içerisinde ve azalan maliyetlerle, güvenli bir şekilde taşınabilmesi için her geçen gün yeni teknolojiler geliştirilmektedir. Buna karşılık artan talebi karşılamak için alınacak kararların kesinlikle bilgiye dayalı olması gerçeği, ulaştırma alanında her geçen gün önem kazanmaktadır.
Hızlı, ekonomik, güvenli, çevreye az zarar veren ve çağın koşullarına uygun bir ulaştırma sisteminin kurulması, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısının gelişmesine etki eden başlıca faktörlerdendir. Doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanılması, mal ve hizmetlerin hızlı dağıtılması, iç ve dış ticaretin geliştirilmesi ancak yolcu ve yük taşımacılığının dikkatli bir şekilde planlanması ve düzenli bir ulaştırma ağının oluşturulması ile mümkün olacaktır. 

Ekonomik, sosyal, hukuki çevre
Ülkemiz yük ve yolcu taşımacılığında payı her geçen yıl artarak 2004 yılı itibariyle yüzde 95’in üzerine çıkan karayolu yolcu taşımacılığının da bu çerçevede verimli ve Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu bir şekilde planlanması, hem ülke kalkınması hem de taraf olunan uluslararası antlaşmaların gerekleri açısından bir zorunluluk olarak belirmektedir.
Filo dağılımı ve analizinde de ana unsurlar olan teknik-ekonomik-sosyal-hukuki çerçeveyi ortaya koymak önemlidir. Teknik ayakta; filonun türel dağılımı, mevcut varlığı, entegrasyon gereksinimleri ve analiz prosesini görmekteyiz. Hukuki ayağı ise; ‘Karayolu Taşımacılık Kanunu’ özelinde ortaya koyduğumuz şekliyle, gerekli yasal düzenlemelerin işler bir şekilde ortaya konmasıyla teşkil edilebilmektedir. Sosyal çerçevede; toplumun kültürü, tüketim alışkanlıkları, üretim ve tüketim yönelimleri belirleyici hususlardır. Ekonomik ayak; toplumun huzur, refah, adalet duygusu ve güvenlik gereksinimlerini destekleyici bir argüman olarak düşünülmelidir. Bu itibarla; bütün bu ana unsurlar birbirini besleyici ve etkileyici olup kopmaz bir ilişki içerisindedirler. 

2023 hedefi
Şunu söyleyebiliriz ki; 2023 Cumhuriyet’ in kuruluşunun 100. yılı hedefleri bağlamında ortaya konan ‘Dünya’nın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak’ yaklaşımı, gerekli ve yeterli büyüklükte ve işlevde ulaştırma yatırımlarının doğru bir bakış açısıyla ortaya konması ve hayata geçirilmesiyle mümkün olabilecektir. Bu hedefe sahip bir Türkiye; ulaşımdaki problemlerini hızla çözmeli ve aynı zamanda, doğal ulaşım koridoru olma ve merkezîlik vasfını destekleyici şekilde çok önemli bağlantı projeleri gerçekleştirmelidir. Yerinde ve doğru kararlarla desteklenecek bir ‘Ulaştırma Politikası’ teknik-ekonomik-sosyal entegrasyonun dinamosu ve itici güçlerinden biri olacaktır. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159