18.01.2016, 15:37

Oyun

İnsan, doğduğu andan itibaren öğrenmeye başlayan bir canlıdır. Öncelikle kendine yakın insan ve objeleri tanır, daha sonra bunlar vasıtasıyla öğrenme süreci başlar. Bebeklikten itibaren ilk öğretici yöntemlerden biri oyundur. Oyun oynama süreci hayat boyunca devam eder. Sadece oyunun şekli değişir, anlamı aynı kalır. 
Okul hayatı başladığı günden itibaren sorumluluk üstlenilir, yaş ilerledikçe sorumluluklar artar. Sınavlarda başarılı olmak, okulu başarıyla bitirmek; bir işe girip, başarılı olmak; ailesine ve arkadaşlarına karşı üzerine düşenleri yapmak vs… İnsan, bu sorumlulukları yerine getirmek için çabalayarak geçirir hayatını.
Ama hayat sadece, insanın kendini kontrol edip sorumluluk üstlenmesiyle geçmez. Rahatlamayan, dinlenmeyen, kendini tazelemeyen insan üretken olamaz. İnsanı en çok rahatlatan şey, hoş vakit geçirmektir. Bunun için çocuklar da büyükler de, oyun oynarlar. Çocuklarla büyüklerin oyunları farklı olsa da, özünde hepsinin işlevi aynıdır. Oyun, bazen tek başına, bazen rekabet içinde oynanır ama nasıl olursa olsun oyun, hayatın sıkıcı yanından uzaklaşmak için gereklidir. 
Çocuk oyunlarından folklor oyunlarına, kâğıt oyunlarından tiyatroya kadar oynadığı her oyunda insan, kendini anlatır; açık açık söyleyemediklerini oyun aracılığıyla ortaya koyar. Oyun, yaşı ne olursa olsun, her insanı özgürleştirir; insanı baskı altında tutan engelleri ortadan kaldırır, hayal gücünü ve yaratıcılığını ateşler. 
Gündelik hayatın kuralları ile oyunun kuralları farklıdır. Gerçek hayatta en bilgili, en güçlü, en saygın insanlar bile, bir oyunu oynamaya başladığı zaman, o oyunun acemisi olabilirler. Her oyunun kendi kuralları ve düzeni vardır. Bu kurallar ihlal edilirse oyun ortadan kalkar.  Bu kurallar, oyunun akışını belirler. Oyunları birbirinden ayıran, bu kurallardır.
Her oyun rekabet içerir. Tek başına oynanan oyunlarda bile insan, bir önceki oyunda elde ettiği sonuçtan daha iyi bir sonuç elde etmek için uğraşır. Eğer rekabet çok zayıfsa, oyunun bir anlamı kalmaz. Benzer şekilde insan oynadığı oyuna fazlasıyla hâkimse ve hedefe zahmetsizce ulaşıyorsa, artık o oyun zevk vermez. Nasıl biteceği önceden belli olan hiçbir oyunun değeri yoktur.
Oyunu bir eğlence gibi görmek yerine bir insan olarak nasıl öğrendiğimizin, nasıl tepki verdiğimizin ve bir arada nasıl yaşadığımızın bir temsili olarak görmek gerektir. Her oyunun içinde belirsizliği çözme, rekabet etme, keşfetme, kendini gösterme gibi unsurlar vardır. Oyun insana, rekabet etmeyi,  kazanmayı, ödüllenmeyi çok eğlenceli bir şekilde yaşatır.
İnsan, oyun oynarken daha yaratıcı olur. Oyun, insana zor durumların üstesinden nasıl geleceğini öğretir. Takım arkadaşlarımıza yardım etmeyi en iyi başardığımız durumlar oyunlarda olur. Oyun oynarken bir sorunu çözene kadar uğraşır, başaramazsak yeniden deneriz.
Oyun insana hayatı öğretir. Çocukluktan başlayarak insanlar, oyunda edindikleri alışkanlıkları hayatta da sürdürürler. 
Oyun, hem öğrenme hem de rahatlama demektir. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159