16.07.2018, 11:43

Silikon Vadisinden Neyimiz Eksik?

Silikon Vadisi diye adlandırdığımız yer bir Rize kadar, Osmaniye kadar, Bayburt kadar bir yer. 3000km2’lik bir alan. Bu kadarcık yer, dünyada 19’uncu en büyük ekonomiye sahip bir alan. İyi de neleri tam yapıyor bu vadi? Yüzlerce kitap, binlerce makale var bu konuda. Malum, 1900’ler başında başlayan bir ekosistemden bahsediyoruz. Yani dün kurduk, bugün meyvelerini alıyoruz değil. Girişimciliği, bilimi, inovasyonu 100 yılı aşkındır dile getiriyorlar. Bizde nasıldı? 2000’lerin başına kadar, üniversite mezunu biri kendi işini yapmaya kalksa ‘bunun için mi okudun’ oluyordu. Şimdilerin beyaz yakalılarının hayal ettiği Alaçatı’da, Çeşme’de cafe, butik otel açması değil kastettiğimiz bu arada…  Schumpeter’in girişimcilik teorisinde kastettiği gibi, buluşlar yoluyla girişimcilerin üretime getirdiği yenilikleri içeren bir girişimden bahsediyorum. Bunu da gelişmenin itici gücü olarak tanımlıyor Schumpeter. Bunu ne zaman demiş? Taa 1930’larda... Şimdi bu Silikon Vadisi’nin başarısının kaynaklarını anlatan onlarca makale kitaptan sonra özetlemeye kalktığımda, Silikon Vadisi’nin 2 ana sütun üzerine kurulduğu şeklinde özetleyebilirim: 

Bilimsel Araştırma Kapasiteni Artır
Silikon Vadisi’nin oturtulduğu birinci sütun, Bilimsel Araştırma Kapasitesi. Yani geleceğin teknolojilerine ulaşabilmen için şimdiden bilimsel araştırma kapasiteni artır. Üniversitelerde bilimsel araştırmaları teşvik et, destekle, fonla, yanında ol. Nitelikli akademisyen, araştırmacılar yetiştir. Burada araştırmalar, testler alsın başını gitsin. Bu araştırma merkezlerinde yedekleme ve performans yönetimi dahil çeşitli metotları hayata geçir. Sorumlusu hoca emekli olduğunda, her şey ortada kalıp bir süre sonra laboratuvarın kapısına kilit vurdurma. Hoca emekli olduğunda ya da ani ayrılmasında yerine bakacakları önceden belirle. Araştırmaların sonuçlarını raporlat, o verileri arşivle. Hepimiz biliyoruz ki bu bilim dediğimiz şey, bir insanın ömrüyle sınırlı olamaz, kuşaktan kuşağa aktarılabilmesini sağla. Sağla ki her araştırmacı bir öncekinin kaldığı yerden devam edebilsin. Her şeye sıfırdan başlamasın. Araştırmaya destek vereceğim derken de fonları israf etme. Aynı cafcaflı makinanın birçok laboratuvara alınmasının önüne geç, para kaynağını daha verimli kullan. Özel sektörle yakın mesafede ol, ama elini de kaptırma. Gündelik çalışmalarının içine çekmelerine izin verme.

Startup Ekosistemini Oluştur
Ana sütunlardan diğeri, başarılı bir startup ekosistemine sahip oluşu. Startupları bul, sisteme çek, eğitimler ver, geliştir, alkışla. Buraya kadarki kısmı ülkemizde pek fena yapılmıyor. Ya da bir başka şekilde dile getireyim: bazı kurumlarımız sürecin bu kısmına kadar dünyada örnek olacak kadar iyi yapıyor bile diyebiliriz. Peki, neden göğsümüzü kabartarak anlatabileceğimiz, dünyaya kazandırdığımız startup sayısı çok az? 
Kültürdür, nitelikli elemandır vb. konuları bir kenara bırakıp ekosistemin ana oyuncularından eksik olanları işaret edeceğim. Önce bu ekosistem kelimesini özellikle yazdığımı belirteyim bu ikinci sütunda. Çok iyi fikirlerin, çok iyi yetiştiricilerin, mentorların olması yeterli değil. Ekosistemin diğer bileşenlerinin de aynı yetkinlik ve odaklanma seviyesi ile sistemde yerini alması gerekiyor. 

Diğer bileşenlerden birini bu yazıda afişe edelim: Akıllı Para… Evet, ülkemizdeki Akıllı Para mensuplarının sistemde daha fazla aktif olmaları gerekiyor. İstediğimiz kadar güzel fikir, yetkin ekipler bulalım, müşteri ile yatırımcı sizinle aynı düzlemde değilse; bol alkışlı tebrik olsa da günün sonunda zaman kaybı ve patinaj oluyor. Bir süre sonra startupımız ya ölüyor ya da düzlemi değiştirmek üzere başka bir ülkeye gidiyor. Sonra ‘ya bak Udemy, Türkiye’de hiç bir şey yapamadı, ölmek üzereydi ABD’ye gitti. ABD’de birkaç yüz milyonluk şirket haline geldi’ demeye devam ederiz.  ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159