19.05.2014, 12:43

Soma mı, kalkınma mı?

Ekim 1918; 1. Dünya Savaşı Osmanlı devleti için bitiş tarihidir, Mondros anlaşması ile silahlar bırakılır. Osmanlı'yı paylaşmaya 2 yıl vardır, ama sadece 6 ay sonra Mayıs ayının 15'inde Yunanlılar İzmir'e çıkarlar. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal ve ekibi Samsun'a ayak basar. 

95 yıl önceki 19 Mayıs 1919 milli mücadelenin başlangıcıdır. Askeri mücadeleyi siyasi mücadele ve onu da ekonomik mücadele izleyecektir. Büyük amaç çağdaş medeniyetlerin düzeyine yükselmektir, yani ‘kalkınma'dır  Kalkınma mücadelemiz devam ediyor… 

Yine 1945 yılının Mayıs ayında (9 Mayıs) 2. Dünya Savaşı biter. Bu savaşta cephe doktoru olan Rus Valentina Lyatifov şimdi 92 yaşında bir Antalyalı. 

* * *

Önceki yazılarıma baktım… 

"…2012’de ihracatın GSYH oranı dünyada yüzde 27 idi, Türkiye’de yüzde 17 oldu. 

Dünya ortalamasından 10 puan gerideyiz. Bu oranı 2023’te 20 puan arttırarak yüzde 37’ye çıkaracağız. Dünya ortalaması yüzde 31 olacak. Dünya ortalamasını 6 puan geçeceğiz. Sadece 10 yıl sonra.

Nasıl mı? 

Büyümeyi kalkınmaya çevirerek... Büyümeyi kalkınmaya çevirmek, temel hak ve özgürlükleri geliştirmek, temel ve mesleki eğitim kalitemizi yükseltmek, 
katma değeri arttırmak 2023 hedeflerimizin gerçekleşmesi için temel gereklerdir..." (Taşıma Dünyası, sayı 115)

Yaşamdan ayna tutalım;

Soma madeninden kurtulmuş işçi, "İşçinin hakkı olmaz, geçim bindirmiş, çalışacaksın mecburi"  derken temel hakları dile getiriyor… "İnersin kazarsın, herkes kazıyor" derken de mesleki eğitimin durumu seriyor önümüze… "Çizmelerim sedyeyi kirletmesin" dediğinde de onu özgürlüklerden ne kadar uzak tuttuğumuzu anlıyoruz.

Sendika başkanı, “bir iş güvenliği müfettişine 67 bin madenci düştüğünü, her üç günde bir madenciyi kaybettiğimizi” söylerken 2023 hedefleri için temel ödevlerimizin ne kadar çok olduğu vuruyor yüzümüze.

Ben, kendim, 1/75 milyon oranında sorumluyum, yükümlüyüm. Siz de sorumlusunuz. Suçlumuz, suçumuz, cezamız, cezalımız yok… Hepimiz hepsiyiz!

* * *

Katma değeri arttırma yolunda bir yarışma daha yapıldı. 

Bir bankanın icat çıkarma davetine 13.500 fikir katıldı. Katılım, geçen yıldan yüzde 32 fazla. Birincilik Kimya dalında, ikincilik Elektrik-Elektronik dalında, üçüncülük İşletme dalında bir fikre verildi. 

Banka toplam 75 bin TL ödül verdi, 13.500 fikir topladı. Her fikir bankaya, 5,5 TL’ye mal oldu. Destek var ama pek de zayıf durmuyor mu? 

Bir üniversitemiz de 415 katılım arasından birinciliği bir İnternet oyununa, ikinciliği Süt Sığırlarının Otomatik Dezenfekte Sistemi'ne, üçüncülüğü engellinin beyin dalgaları ile yürüyen Kumandalı Tekerlekli Sandalyeye verdi.

Üzülerek hatırlayacaksınız, yakında bir yarışmada Türkiye temsilcisi olarak dönerciyi seçmiştik… Bir gelişmiş ülke, birinciliği ve büyük desteği  "Kendini Onaran Plastik" ürününe veriyor. 3 cm.lik yarasını kendisi onarıyor bu plastik... 

Süreçler benzeşmediği için sonuçlar da böyle bambaşka hatta gülünç bile oluyor.

İşte bir gülünç örnek: Havayolu yolcusu yüzde 30 artınca bilet fiyatları elbette yükseldi. Yeni tavan hemen geldi: 309 TL. Ama fiyatın tavanının olması pek anlaşılmıyor. Fiyatın tavanı olmazsa da kötü! Bir futbol maçında bilet fiyatı 800 TL.ye çıkınca; bunu gören diğer takım, kendi maçının biletini de 400 TL.ye çıkarıyor. 

* * *
Geçen hafta dünyanın ekseninden konu açmıştık. Bu hafta ABD'nin bir ekonomi yetkilisi olan Faber şöyle dedi: “2008 krizinin, daha büyük bir krizin öncüsü olduğundan şüpheleniyorum.” Krizin öncüsü 6 yıldır sürüyorsa, kendisi kaç yıl sürecek?

Korkmam!

Yeni dünya, yüksek donanımlı, yenilikçi, katma değerli insan varlığı istiyor. 

Bunun adı ‘Kalkınma'dır. 

Yaşayarak anlıyoruz… ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159