29.07.2013, 14:11

TOF İftarı

22 Temmuz’da TOF (Tüm Otobüsçüler Federasyonu) ile TTDER’in (Turizm Taşımacıları Derneği) birlikte organize ettiği ve Isuzu’nun sponsorluğunda Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen çok hoş bir iftar programına dahil oldum. 

Her anlamda özenli hazırlanmış bir organizasyon olduğunu ifade etmeliyim öncelikle. Sektör temsilcileri, sektörün ileri gelenleri, TOFED yöneticileri, TÜRSAB Başkanı, sektörün tedarikçileri, Ulaştırma Bakanlığı İstanbul 1. Bölge Müdürü de dahil olmak üzere davet edilen pek çok önemli isim icabet etmişti.

Mana olarak da iftarlar, birleştirici kaynaştırıcı ve -varsa- sorunların bertaraf edildiği hoş davetlerdir. Gözlemim ve konuşmacıların da ortak kanısı, bir araya gelmek adına güzel bir vesile olduğu yönündeydi.

Bu kadar büyük bir camianın da geleneklere sahip çıkarak bu tür organizasyonlar tertip etmesi altyapıda var olan güzel ahlâk ve edebin bir göstergesi. Aynı organizasyonun 18’inci defa tekrar ediliyor olması ve 13’üncü defadır da Isuzu’nun sponsorluk yapması, gelenekselleşmenin yanı sıra istikrarın göstergesi olarak algılanmalıdır.

İster istemez bu kadar çok yetkin kişi bir araya gelince camianın içindeki koşullar ve çözümler de dile getirilmeden olmuyor. Kürsüye gelen konuşmacılar da zaten böyle yaptılar; öncelikle uzun zamandır kronikleşmiş sorunlar ile birlikte aktüel olaylar sonucu ortaya çıkan beklenemeyen durumlardan bahsettiler.

Yıllardan beri bu tarz toplantılarda konuşulanlar için, son günlerin moda deyimiyle “tencere tava, hep aynı hava” diyebilirsiniz. Ben de baştan böyle düşünmüş olmama rağmen yanıldığımı gördüm. Başta TOF Başkanı Sayın Mustafa Yıldırım olmak üzere neredeyse tüm konuşmacıların verdikleri mesaj “sorunlarımız var fakat çözüm önerilerimiz ve girişimlerimiz de var” yönünde oldu. Ayrıca TTDER Başkanı Sayın Sümer Yığcı da, geçmiş tecrübelerine dayanarak Gezi olayları nedeniyle iş kayıplarının -tarih de vererek- çok kısa sürede telafi edileceğini iddialı bir şekilde söylemesi katılımcılara moral aşıladı.

Sektörde aktif olarak çalıştığım dönemde yapılan bu tarz toplantılarda, genelde içinde bulunulan durum özetlenip “öldük bittik” mesajları verilirdi. Çözüm adına pek bir şey konuşulmaz ve her şey devletten beklenirdi. Çözüm üretilmediği için sorunun parçası olmaya devam edilirdi.

Demek ki geçen süre içinde sektör ve temsilcileri sadece yakınmanın gereksiz; buna karşılık “çaresizseniz çare sizsiniz” söyleminde olduğu üzere aktif şekilde çözüm üretmeleri çok olumlu bir gelişme olarak zihnimde yerini aldı.

En önemsediğim diğer bir husus da yıllardır önemsediğim bir konunun Sayın Mustafa Yıldırım tarafından haykırılarak dile getirilmesiydi. Sektörde çalışan araç miktarı, yatırım sermayesi, işletme sermayesi, çalışan direkt veya dolaylı insan sayısı, üretilen KDV, tüketilen sarf malzeme bedelleri ve bunlardan ötürü devlete ödenen dolaylı ve direkt vergiler göz önüne serilerek sektörün ne denli büyük olduğunu altı çizildi. Büyüklüğümüzün ve sahip olunan değerin “farkındalığına” dikkat çekildi. Bunun işlevsel olması için de farkındalığın arttırılarak birlik olmanın, dayanışmanın önemi anlatıldı.

Son söz olarak; 
“Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime” modundan çıkarak,
“Çaresizseniz çare sizsiniz” dönemine geçilmiş olduğunu görmekten memnun oldum. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159