04.06.2013, 10:59

Ücret bilindikçe gelir de biliniyor

Ücret yönetiminin gelişmesi vatandaş olarak beni memnun ediyor.  Ödediğim her türlü ücretin kayda girmesi, izlenebilmesi, paylaşılması ve Batı ülkelerinde özendiğimiz mali sistemlerin bizim ülkemizde de çalışmaya başladığını görmek güven veriyor. 

Ben kendi bilgisayarımla neleri görebiliyorsam, başkaları da beni en az o kadar görüyor artık. Hatta daha fazla gördüğünü söyleyenler de haklıdırlar. Benim ödediğim ücretler bilinince başkalarının gelirleri de biliniyor karşılık olarak.

Vergi Cennetleri, Eylül ayında,  G-20 ülkelerine hesap listeleri verecekler. 

Bundan önce Varlık Barışı yapılacak, dış barış bu defa. Yüzde 2 öde, varlığını ülkene getir, kullan. Paran vergi cennetinde beklemesin, ülkende işine yarasın. 

Bir banka müdürü, kredi kartının artmasını tefeciliğin azalması olarak değerlendirmişti; doğru bir saptama… Bilinirlik artıyor, kayıtsızlık azalıyor. 

Serbest piyasaların tamamen serbest -başıboş- bırakılmasından doğan dünya  finans krizine bakarak, ülkemizde kamu yönetiminin koyduğu mali denetlemelere memnun oluyorum.

KMH’da (kredili mevduat hesabı) bulunan 10 milyar TL’nin faiz sınırının yüzde 2,2 olarak belirlenmesine üretici tarafımla seviniyorum. Buna, tüketiciyi korumak olarak bakıyorum. Kimden koruyor? Aşırı borçlanmadan, bankadan değil. 

Kamu yönetimi, Gelir Vergisi beyanlarında harcama takibi yapacak. 160 bin kişiyi kapsama alacak. Ekonomik bir gelişme. 

Vergi tabanı genişledikçe dolaylı vergiler azalacak. Temel yaşam maddeleri ucuzlayacak veya pahalanmayacak… mesela akaryakıt. 

Yaklaşık olarak, Pegasus’un yakıt maliyeti yüzde 50, şehirlerarası otobüsün yüzde 55.

Böylelikle Avrupa’nın en pahalı akaryakıtı, dolaylı vergiden kurtularak alt sıralara inecek. Vergi yükü ise, yüzde 26 ile Avrupa ülkeleri ile aynı.

Sigortasız dolaşan  4 milyon araç 5 yılda 60 milyon TL’lik hasar yapmış. Tanesi yılda sadece ve sadece 3 TL hasar yapmış demektir. Sigorta şirketleri 2012’de 20 milyar TL prim toplayıp, 11 milyar TL hasar ödemesi yapmış. 52 milyon adet poliçe düzenlenmiş, her poliçeye 385 TL düşer.

Belirtelim: Türkiye’de kişi başına düşen prim 146 dolar, dünyada 661 dolar.

Sigortacılık çok mu masraflı, sigorta şirketleri çok mu kârlı? Muhataplarına soru yönelttim, cevap gelirse, sizlere de aktarırım. Bir noktaya dikkat çekmek isterim, bu konuyla ilgili olarak; 100 yıl önce nüfusun yüzde 2’si şehirlerde yaşarken, 50 yıl önce bu oran yüzde 20’ye çıkmış. Günümüzde toplam nüfusun yüzde 50’si şehirlerde yaşıyor. Bu, bilinirliğin arttığının göstergesi…

Bunların yanında, teknolojik gelişme sonucu öne çıkan Dijital Ahlak (Digital Ethics) var. Fazlaca bilindiğini sanmasam da, önemi gibi ilgilisi de her geçen gün artıyor.

Siz bilmekten ötürü memnun musunuz? Peki, bilinmekten…

Verimli haftalar.  ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159