02.03.2016, 11:13

Ulaştırma Sistemi, İstanbul’da mevcut durum ve yapılması gerekenler - 4

Dünya metropolleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda, İstanbul "Gamma Metropol-Dünya Kenti" olarak sınıflandırılmaktadır. Bunun, İstanbul'un, özellikle 1980’li yıllardan sonra gösterdiği değişim ve dönüşümün bir sonucu olduğu söylenebilir. Bu bağlamda New York Paris, Tokyo, Londra, Chicago, Frankfurt, Muttu Hong, Los Angeles, Milano ve Singapur "Alfa Dünya Kent"leri; San Francisco, Sidney, Toronto, Zürih, Brüksel, Madrid, Mexico City, Sao Paulo, Moskova ve Seul ile İstanbul'un da içinde bulunduğu 36 kent de "Gamma Dünya Kenti" olarak tanımlanmaktadır. 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 1995 tarihinde onaylanan 1/50.000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alanı Altbölge Nazım Planı’nda İstanbul makro formunun doğu-batı yönündeki lineer gelişimini sürdürülmeye çalışılmıştır.

Tarihi, doğal ve kültürel değerler
Planın amacı 2010 yılına kadar İstanbul'un evrensel düzeyde taşıdığı tarihi, kültürel, doğal değerlerine sahip çıkılarak, kente geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir dünya kenti statüsü kazandırmak üzere ülke ve bölge kalkınmasıyla uyumlu, büyüme ve gelişme doğrultusunda dünya metropoller kademelenmesi içinde hak ettiği yerini alarak Ortadoğu,  Balkanlar ve İslam ülkelerinin ekonomik yapılarıyla bütünleşen, bölgesel fırsatları iyi kullanan ve bu yapılanmada öncü rol üstlenen; tarih, bilim, kültür, sanat, siyaset, ticaret ve hizmet ağırlıklı bir metropoliten kent olmasının sağlanması için koruma ve gelişme dengesinin sağlanmasıdır. 
Kentiçi ulaşımda amaç, kullanıcıya, işleticiye ve ülkeye maliyeti en az, ekonomik ve sosyal gelişmeye katkısı en yüksek, kentiçi gelişimi olumlu etkileyecek, daha iyi bir kent yaşamını yaratacak çağdaş bir sistemin yaratılıp uygulanması olmalıdır.
Bu amaçlara erişmeye olanak verecek hedef ve politikalar ise;
• Taşıtlara değil insana öncelik veren
• Yatırım ve işletmecilikte kaynakların verimli ve etkin kullanımını sağlayan
• Mevcut ulaşım altyapısının kapasitesini en üst düzeyde kullanan
• Çevresel, kentsel, insani ve tarihi değerleri bozmayan, koruyan ve destekleyen
• Toplumun farklı kesimleri arasındaki eşitliği sağlamada katkı bulunan
• Modern teknolojileri kullanan ulaşım türlerinin kullanılması olmalıdır.
Sıralanan hedef ve politikalara uygun düşen ve yine sıralanan amaçları sağlayan ulaşım ise ancak toplu taşıma araçları ile elde edilebilmektedir.

Raylı taşımalar ve metro
İTÜ tarafından yapılan İUAP çalışması sonucunda kentin hafif raylı sistem ve metro olarak, banliyö hatları dışında 220 km’lik bir sistem ağına acilen gereksinimi olduğu, bu hatlar üzerinde verimli taşımaya yeterli yolculuk talebi bulunduğu ortaya çıkmıştır. 
Demiryolları ulaştırma türleri içerisinde yatırım maliyeti fazla ama düzenli, güvenli, enerji verimliliği en yüksek ve çevre dostu, işletme maliyeti ucuz olandır. Bireysel ya da diğer toplu taşıma türleriyle kıyaslandığında yolcu taşıma kapasitesi bakımından oldukça üstündür. O yüzdendir ki bugün en yaygın şekilde kullanılan kent içi toplu taşıma sistemi ve şehirlerarası yolcu taşıma sistemi demiryolları ile yapılmaktadır.
Kentin yüksek yoğunluklu alanlarında demiryolu ulaşımının daha etkin olduğu söylenebilir. Kentlerin yöre-kentlere doğru sıçramasıyla kentsel çeperde oluşan gelişmeler sonucu, burada yaşayan kentlilerin kent merkezine ya da diğer alanlara geliş-gidişleri zorlanmakta, demiryolu ulaşımı ve diğer toplu-taşım düzenlemeleri bu soruna çözüm olabilmektedir. Özellikle karayolunun yetersiz kaldığı durumlarda, kesintisiz ulaşım sağlamasından dolayı kent içi demiryolu hatları ön plana çıkmaktadır.

Verimli ve ekonomik sistem
Demiryolu hattı aynı zamanda kent için bir “yeşil” sistemdir. Enerji düşüklüğü onun sürdürülebilir özellikler açısından da kara yolu sistemlerinden göreceli olarak üstün olmasını da getirmektedir.
Ülkemizin içerisinde yer aldığı uluslararası anlaşmalar, özellikle emisyon ve yenilenebilir enerji kaynakları hedeflerini karşılamak konusunda, çevreye daha dost ulaştırma modlarına, bilhassa demiryoluna doğru geçişin gerekli olacağını düşündürse de, buna, ulaştırma modları içerisinde eşit şartlar oluşturulmasını sağlayarak ve demiryolu hizmetlerini etkili ve cazip hale getirerek ulaşmak gerekecektir. Demiryolu pazarının serbestleşmesine ve diğer işleticilere açılmasına paralel olarak etkin ve yenilikçi hizmetler sunulması, gelişmiş ülkelerde görüldüğü üzere, demiryolunun pazar payının artmasına yol açacaktır. 

Geleceğe yönelik stratejiler
Geleceğe dönük olarak belirlenen stratejilerin gerçekçi olması, bugünün problemlerinin yeterince iyi tanımlanması ve dünya ölçeğinde yaşanan gelişmelerin iyi değerlendirilmesi ile mümkün olabilecektir. Bu bakımdan, gelecek öngörülerinin belirlenmesinde, mevcut durumda yaşanan darboğazların giderilmesi ve istenilen düzeye erişilmesi göz önüne alınmalıdır. 
Bu açıdan bakıldığında, demiryolu sektöründen beklenen hızlı, dakik, erişilebilir, konforlu yük ve yolcu taşımacılığı hizmetlerinin sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen başlıklarda yapılan çalışmalara hız verilmesi ve 2023 yılı hedefleri doğrultusunda devam edilmesi gerekmektedir.
• Demiryolu ağının genişletilmesi,
• Rekabet ortamının oluşturulması,
• Altyapı standartlarının yükseltilmesi,
• Demiryolu araçlarının sayı ve nitelik olarak artırılması,
• Sinyalli ve elektrikli hat oranının artırılması,
• Diğer ulaştırma türleri ile entegrasyon ve rekabette yaşanan sıkıntıların giderilmesi,
• Projelendirme kıstaslarının gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi,
• Önemli yük merkezlerine doğrudan erişimin sağlanması, 
• AB ile etkileşim ve Uluslararası koridorlar,
• Bakım-onarım ve işletim maliyetlerinin düşürülmesi,
• Uzman personel sayısının artırılması,
• Kamu hizmeti yükümlülüğü

Ayrıca; ülkemizde otomobil sahipliği oranlarının ve karayolu ulaştırma türünün kullanımının alabildiğine yüksek olması ve toplu ulaşım kullanımının henüz istenen seviyede olmamasına paralel petrol kullanım ihtiyacı alabildiğine yüksektir. Bu çerçevede; toplu ulaşımda başta otobüslerimiz olmak üzere farklı enerji kaynaklarının kullanılmaya başlanması ve yaygınlaştırılması, metro ve hafif raylı sistemleri yatırımlarının ve kullanımının artması gibi gelişmelerle bu bağımlılık nispeten azalmakta, çevreci yaklaşımlar da bu paralelde gelişmektedir. Bunun yanı sıra; şehirlerarası yolculuklarda da konvansiyonel demiryolu hatlarının iyileştirilmesi ve kullanımının artmasıyla birlikte, yüksek hızlı demiryolu yatırımlarının akıllı ve doğru tercihlerle gerçekleştirilmesine paralel petrole bağımlılık oranları düzenli olarak düşmeye başlayacaktır. Bu da; sürdürülebilirliğin üç ana ayağı olan toplumsal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik sürdürülebilirliğin her üçüne de katlı sağlayan bir eylemdir.

Türler arası entegrasyon
Bu çerçevede; son yıllarda ‘türler arası entegrasyon ve dengeli türel dağılım’ adına savunulanlar yüzeysel anlamda ‘karayolunun, demiryolunun, denizyolunun lehine/aleyhine’ olarak okunabilecek konular değildir. Bu önceliklerin sağlanması; karayolu trafik güvenliğini arttıracak, enerji ve zamandan tasarrufu sağlayacak, karayoluna kar marjı yüksek ve daha nitelikli yatırımları beraberinde getirecek ve bütün bir sistem üzerinde farklı türlerin birbirine entegresi ile bir yükün (veya yolcu) bir noktadan başka bir noktaya en kısa zamanda, en üst düzey hizmet parametreleri ve işletim koşullarıyla taşınmasını sağlayacak, sonuçta da bir eşyanın değerine biçilen fiyatın ‘taşınması’na ayrılan payı düşürecektir. 
Hepinize huzurlu mutlu sağlıklı ve başarılı günler dilerim. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159