05.06.2017, 11:16

Yapısal Deyince...

Geçmiş yazılarda “Büyümenin Paylaşılması” demiştik, “Gelişme, Kalkınma, Erişim” demiştik. Bunların hepsinin ekonomik uzlaşma için gerekli tutumlar olduğunu vurgulamıştık. Hatta bu tutumla toplumun büyük bir kesimini de müşteri yapmanın mümkün olduğunu ve şart olduğunu da irdelemiştik.
*
26 milyon çalışanımız var; çalışma hayatımızı düzeltmek ihtiyacımız da var. Bu konudaki davaların çokluğundan da anlaşılıyor. Çalışma hayatının en tartışmalı konusu da çalışanın hakkı olan Kıdem Tazminatı. Eski yıllardan beri gereğine yaramayan bir Kıdem Tazminatı yasamız var.
Çalışanların sadece yüzde 10’unun eriştiği, çalışan-çalıştıran anlaşmazlıklarına sık sık konu olan, çalışanın kendi hakkı hakkında hiçbir gidişat bilgisine sahip olamadığı, çalıştıranın operasyon maliyeti değil de yük olarak gördüğü bir işleyiş.
*
Geçtiğimiz aylar boyunca tarafların irdelediği ve son haline gelen öneri bu kör durumu iyileştiriyor. Kıdem tazminat fonu kurulacak ve çalıştıranlar prim ödemelerini her ay bu fona yapacaklar. Şirketlerinde karşılık ayırmak gerekmeyecek. 4 tane unsuru var:
• Fonda her çalışanın bireysel hesabı olacak ve bu hesabını anlık kontrol edebilecek. Bu yolla işletmeler tazminat ödemelerini operasyon maliyetine koyacaklar ve zamanında yapacaklar, yığılma oluşmayacak. Çalışma barışı kuvvetlenecek. Bu kontrol olanağı belki de yüzde 40 dolayında olduğu söylenen kayıt-dışılığı da azaltacak.
• Çalışan bu hesabını menkul değerler alanında işletebilecek. Çalışan bu yolla Finansal Okuryazarlığını arttıracak ve kazancını ilerletebilecek. Tasarruf, maliyet ve harcama bilincini geliştirecek. 
• Yıllık kıdem için 30 günlük tazminat oluşacak. Bu tazminat istifada da çalışacak ve günlük hesaplanacak. Bu sayede çalışanlar tazminat kaybı olmadan iş değiştirecekler. Yığılma kalmayacağı için çalıştıran da çalışanını gerek gördüğü anda sıkıntısızca değiştirecek. 
• Tazminat hesabına devlet katkısı olacak ve devlet katkısını devlet yönetecek. 
*
Ankara Sanayi Odası, birçok işverenin kıdem tazminatı fonunu istemediğini söyledi bile. Önerilerini de söylemelerini bekleyelim, iş hayatının iyileşmesi için. Halbuki artık kıdem tazminatı karşılığından kurtulacaklar. 
Her yıl için 15 günün hakça olacağını bildirdi ki, bu önerinin de muhakkak bir dayanağı vardır.
*
26 milyon çalışanımızın sadece yarısı sigortalı ve onların da yüzde 80’inin primleri asgari ücretten ödeniyor. Çalışanların TAMAMINI asgari ücretten sigortalı yapsak bile yılda işverenin ödeyeceği toplam kıdem tazminatı primi, KOSGEB tarafından yakında kullandırılan kredi faiz desteği (6,5 milyar TL) ile denk. 
Bu fona ödenecek kıdem tazminatı toplam primi bugünlerdeki yapılandırmaya ve teşvike kıyasla çok önemsiz kalacağa benzer.
*  *  *
Trafik sigortacıları hep zarar konusunu işliyorlar.
Zarar dedikleri rakamın (2,2 milyar TL)  aslında ciro kaybı olduğunu bir temsilci, bir konuşmasının içinde bildirdi.
2016 yılında 12 milyar TL prim üretimine karşılık 5 milyar TL hasar ödediler, brüt kâra bakın: yüzde 58. 
Sonucu beklenen tüm dosyaları da ödeseler hasar toplamı 10,5 milyar TL olacak. Yine de yüzde 21 brüt kâr olacak. (http://www.tsb.org.tr/resmi-istatistikler.aspx?pageID=909)
Bu satır da olmalı, ODD aylık sigorta raporlarında... Yani trafik sigortasında zarar yok.
*
Sizin de kârınızı biliyorlar(mı)dır? ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159