25.03.2013, 15:48

Yüksek Hızlı Trenin yapacakları...

Biz otobüsçüler sadece gözükenle ilgileniriz, altında yatanı ne araştırırız ne de soruştururuz. Oysa hastalık gibi, nedenini, niyesini soruştursak, bulup da ona göre çözüm üretsek… Yok, olmaz! O zaman nasıl ağlayacağız, nasıl acındıracağız kendimizi?
Geçen hafta yazdıklarıma epey bir tepki geldi. Ağırlıklı olarak haklı olduğumu söyleyenler vardı, hislerine tercüman olduğumu söylüyorlardı. Eskiden “sahibinin sesi” plaklar vardı, yaşı müsait olanlar bilir. Sahibinin sesi olanlarsa, kraldan çok kralcılık yaparak ortalığı karıştırmaya kalkıştı. Kalkıştı da ne oldu? Koca bir hiç! Çünkü ne kadar gizlenmeye çalışılsa da otobüsçü artık bazı gerçekleri görüyor.

Onlara, hızlı trenle ilgili düşüncelerini sordum. Tabii, hiç düşünmemişlerdi; birileri söyledikten sonra konuşacak seviyeye gelebilirlerdi. Belki bu yazı çıkmadan ödevlerini yapmış, derslerini çalışmışlardır. 
Asıl tehlike yüksek hızlı tren, uçaktan da tehlikeli. Kimse görmüyor veya görmezden geliyor. Akıllı olan dünyaya uyar, akıllı olmayan da dünyanın kendisine uymasını bekler. Ama bekleyen derviş açlıktan gebermiş. O zaman, hemen önlem almalı, tedbirleri arkası arkasına sıralamalı…

Ankara-İstanbul arası otobüsçüyü kurtarıyor. Yarın yüksek hızlı demiryolu (YHD) seferleri başladığında nasıl bir gelecek bekliyor bizi? Bir nokta daha var: Demiryolcular, uçakçılar gibi yazın ayrı, kışın farklı bilet fiyatı uygulamıyor. Keşke uygulasalar, ama uygulamadıkları için otobüsçünün en büyük rakibi durumundalar. 

Havaalanına en az bir saat önce gitmek gibi bir mecburiyet yok, gezinebiliyorsun, restorana gidip bir şeyler yiyip içebiliyorsun. Uçağa bakarak bir saat geç ulaşıyormuş, varsın olsun. Şimdi, sorun çevrenize uçağı seçenler mi çok olur, yoksa treni seçenler mi? Gazetemizin ikinci sayfasında Mustafa Ilıcalı Hoca’nın makalesinde seyahat sürelerini görebilirsiniz. Bakın bakalım, bir çözüm yolu geliyor mu aklınıza?

Akıllı olan biri, otobüsçülüğe uçaktan çok trenin zarar vereceğini görebilir. Zonguldak’ın Çaycuma Havaalanı faaliyette değil. Neden? Yolcusu yok da ondan. Özel havayolu şirketleri de devletin havayolu şirketi de Çaycuma’ya sefer düzenlemiyor. Bunun gibi başka havaalanları da vardır, sefer sayısı azaltılan, haftada bire indirilen… ama tren öyle değil. Raylar döşendikten sonra seferler düzenli ve sürekli yapılır. Oraya sefer düzenlemeyelim de buraya düzenleyelim denilemez. Bir diğer önemli nokta da uçağın bir noktadan başlayıp bir noktaya ulaşmasıdır. Tren ise  geçtiği her güzergahta bulunan yerleşim merkezinde yolcu indirip bindirebilir.  İstanbul’dan kalkan uçak doğrudan Van’a gidiyor. Tren ise İzmit’ten, Eskişehir’den Ankara’dan, geçiyorsa Sivas’tan veya Konya’dan, Kayseri’den, ilçelerinden yolcu alabilir, indirebilir. 

Gözümüzü trene çevirmenin zamanı geldi de geçiyor. Trenin otobüsçülüğe vereceği zararı görüp de tedbir almanın da... ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159