29.04.2014, 10:57

Gündemden azar azar...

Bu haftaki yazımda yine birkaç farklı konuya, azar azar değineceğim.

İstanbul’da trafik denetimleri

7-13 Nisan arasında İstanbul’da yapılan bir haftalık denetimlerde uygulanan ceza sayıları açıklandı. Buna göre 7 bin 161 sürücüye kırmızı ışık ihlalinden, 6 bin 464 sürücüye emniyet şeridi ihlalinden, 4 bin 51 sürücüye aşırı hızdan, 2 bin 312 sürücüye araç kullanırken telefonla konuşmaktan, 2 bin 775 sürücüye de emniyet kemeri takmamaktan ceza kesilmiş. Alkollü araç kullanan 351 sürücünün de ehliyetine 6 ay ile 2 yıl arasındaki sürelerle el konulmuş. 

Caydırıcı değil

Rakamlar büyük gibi gözüküyor, ama İstanbul için bu denetim yeterli değil. Nüfusu 1-2 milyon olan bir şehir için yeterli olabilirdi… Biz de trafikte gözlüyoruz; bazı ihlaller o kadar çok yapılıyor ki bu cezalar devede kulak bile değil. Şüphesiz ki amaç her ihlali cezalandırmak değil, caydırıcılık sağlamak. Bunun için de cezalandırma caydırıcılık sağlayacak düzeyde olmalı. Cezalandırma yeterli olsaydı, ihlaller az olurdu. 

Park ihlalleri 

Haberde park yasağı ihlallerinin cezalandırılma sayısı bulunmuyor, hâlbuki bu da çok önemli. Cezalandırıldığı açıklanan denetimler daha çok trafik güvenliğine ilişkin. Park ihlalleri ise trafik güvenliğinin ötesinde, esas olarak trafik akışkanlığının sağlanması, tıkanıklığın önlenmesi açılarından cezalandırılmalı. Bu ihlalin de yaygın biçimde yapıldığını görüyoruz. Parklar, bazen ikinci şeride bile taşıyor. Tabii, herkesin kendine göre bir gerekçesi var. Bunlara itibar ederseniz, bu tıkanıklığı yaşar, yollarda beklersiniz. Seçim sizin.

İlginç yenilikler

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği, Otomotiv Tasarım Yarışması düzenliyor. Bu yıl üçüncüsü yapılmış. Bunlar yaratıcı düşüncenin gelişmesi açısından çok önemli. Gazetelerde de buna ilişkin bazı tanıtımlar yer aldı. 
Bunlardan birisi “ön cam akıllı trafik lambası”. Aracın ön köşe direğinin kapattığı trafik ışığını başınızı öne-sağa-sola uzatmadan görebilmenizi, kırmızı ışığa rağmen yavaşlamazsanız, ışık veya sesle uyarılmayı sağlıyor. Uçaklardaki “head up display” gibi daha gelişmiş gösterge panelleri de yapılabilecekmiş. Hatta kırmızı ışık ihlalinin tespit ve cezalandırılmasında da işe yarayabilecekmiş. İşte burada dur! Kimse arabasında bunu istemez, zorunlu değilse taktırmaz, varsa söktürür, zorunluysa bozar. 
İşitme engelli sürücülerin korna sesini görerek algılamasını, kedi ve köpekleri ses dalgalarıyla uyarıp çarpmaların önlenmesini sağlayan yenilikler de vardı yarışan projeler arasında. 

Terminal ücretleri 

Terminallerde alınan mevzuata aykırı veya haksız yüksek ücretleri bir süre gündeme getirdik. Mevcut durumda değişiklik olmadığı için, bu konu bir süre için gündemden düştü. Konunun ana haber kaynağı olan İstanbul Otogarı’nda, son dönemde otobüs çıkış ücreti henüz artmadığı gibi 25 dakikalık ücretsiz faydalanma kuralı da belediyenin baskısıyla uygulanıyordu. Şimdi, ne değiştiyse hak ihlalleri yine başladı. 25 dakikaya kadarki parklardan 8 TL alınıyor. Hazırladığı mevzuatı uygulamakla sorumlu UDH Bakanlığı, eskiden olduğu gibi yine bu ihlali takip etmemeyi sürdürüyor.  Üstelik bu defa İstanbul Büyükşehir Belediyesi de ortalıkta görünmüyor. Umarım, “seçim daha yeni oldu, önümüzde beş yıl var” demiyordur. Oy verenler bunu bir kenara not etmeli. Ben, ulaştırma konularında İBB’yi beğenen ve öven biriyim. Umarım, bu konuda da gereğini yaparlar. 

Otobüsçülerden ses yok!

İşin ilginç yanı, otobüsçü federasyon ve derneklerinin başkan ve yöneticilerinden bu konularda bir ses çıkmaması. Otobüsle seyahatin maliyetini artırıp yolcuları diğer modlara ve otomobillere kaçırtacak, yani müşteriyi azaltacak bu uygulama görmezden mi geliniyor? Böyle giderse, gelecek aylarda çıkış ücreti zammına da hazır olunsun! Otobüsçüler de kendi örgütlerinin bu tutumunu sorgularlar, herhalde. 

Alibeyköy Terminali

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu terminali yaparak hem otobüsçülerin hem de yolcuların önemli bir ihtiyacına cevap verdi. Başka yerde sesleri çıkmayan otobüsçü federasyon ve dernekleri, burada ortak hareket edip kahramanca direndiler ve buranın istedikleri şartlarda işletilmesini sağladılar. Aynı şeyi, 2019’da İstanbul Otogarı’nın Belediyeye geçmesi sonrasında da göreceğiz. Çıkış ücreti yüksekliği, 25 dakika ücreti, hizmet azlığı gibi konularda bugün susanlar, bakın nasıl şakıyacaklar. 

Bu arada T1 yetki belgesi almanın tüm şartlarını sağlayan Alibeyköy Terminali, niye bunu almadı, almıyor? İBB’yi, bu konuda, kimler nasıl ikna etti veya kandırdı acaba? Bu belge alınsa bayram ve yaz sezonu gibi kalabalık dönemlerde bazı otobüsler buradan kalkış-varış yapabilir, tıkanıklıklar önlenir. Tabii, bu durum başka zamanlarda da kullanılmasına da yol açar. Bu da birisinin para kazanması, diğerinin kaybetmesi olmaz mı? Hele bu terminaller arasında hizmet ve ücret rekabeti başlarsa!

İşin yine ilginç yanı otobüsçülerin dernek ve federasyonlarının otobüsçü lehine olacak bu durumun oluşması için çaba göstermemesi, hatta susması, bu da ibretlik değil mi? 

Son dakika!

Bakanlık yayımladığı bir talimatnameyle büyükşehir alanlarındaki D4’lerin korsanlık durumunu çözüp bir meşruiyet kazandırdı. Dileğim, artacak kentiçi taşımaların sorunlarına da çözüm getirmesidir. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159