04.11.2014, 12:34

Kazalar canımızı yakıyor!

Gazetede hep iyi, olumlu şeylerden söz etmek isteriz. İyi şeyler olduğunda bunları yazmak, duyurmak bize büyük keyif verir. Ancak ne yazık ki hayat hep böyle akmıyor. Bu nedenle canımızı sıkan kötü şeyleri de yazıyoruz. Bunları görmek ve ders çıkarılmasını sağlamakla hepimiz görevliyiz. 

İşi, önce araç kazaları veya taşıma güvenliği değil de genel olarak iş kazaları ve iş güvenliği olarak gördüğümüzde ne yazık ki kötü günler yaşıyoruz. Üstelik bunlar bazı tesadüflerle açıklanabilecek, geçici olumsuzlukla da değil. İş güvenliği konusunda sicilimiz hayli bozuk. İş güvenliğine ilişkin tedbirlerdeki iyileştirmelerin yanlış veya yetersiz olması ya da uygulanmaması gibi nedenlerle istatistiklere dayalı sıralama ve karşılaştırmalarda pek çok ülkenin hayli gerisindeyiz. Yeni kaybettiğimiz madencilerimize ilişkin rahmet ve başsağlığı dileklerimizi sunup ulaştırma konusuna geçmek istiyorum. 

Isparta Yalvaç

Bu köşe yazısını yazacağım günün sabahında, televizyonu izlerken yine Isparta Yalvaç yakınlarındaki otobüs kazasına ilişkin altyazıyı görünce, önce “kaç günlük bayat haberi döndürüyorlar” diye kızdım. Tabii, haberin yeni bir kaza haberi olduğunu görmek de geç olmadı ve yine tabii ki bir kez daha ve çok üzüldüm. Benim düştüğüm yanılgıya bazı televizyon habercileri de düşmüş olmalı ki Isparta Yalvaç’taki yeni kazadan söz etmediler. Halbuki yeni canlar kaybetmiştik.

Kestirme kötü yol

Önce öğrencileri taşıyan aracın bu bölgedeki kazasını öğrendik. Habere göre, sürücü, daha kötü olan yolu, daha kestirme olduğu için tercih etmiş. Var olan bir yolu kötü diye yasaklamak tabii ki mümkün değil. Keza bütün yolları yüksek standartlarda yapmak da imkansız.
Yetersiz yollar da olacak, bu yolları kullananlar da… Ancak bu yolların kötü olması demek asgari yeterliliklerin olmaması, sürprizleri önleyici düzenleme ve işaretlemelerin yapılmaması demek değil. Bunun ötesinde farklı yollardan birini seçen sürücünün seçtiği yolun gereklerine göre hareket etmesi şarttır. Hem kötü olan yolu kestirme diye seçmek hem de iyi yoldaki gibi rahat ve dikkatsiz olmak kabul edilemez. 

Tabii, bu türden taşımayı yapan taşımacı kurumsal bir yapıdaysa bu yolun kullandırılmaması, bu yola ilişkin bilgi ve deneyim sahibi sürücülerle uygun araçların sefere konması gibi beklentilerimiz olacaktır. Dedim ya, firma kurumsal ise… Kurumsal olmayan firmaların illerarası taşıma yapamaması da ayrı bir konu. 

Sürücünün tercih ve dikkat hatası dışında bu kazada bir husus da çok konuşuldu. Malum, bu kazada araçların çarpışması söz konusu değildi. Ölümler yuvarlanan araçtaki çarpmalar sonucu olmuştu. Araçta emniyet kemeri bulunması ve bunları bağlı olması kayıpları azaltabilir miydi? 

İkinci Yalvaç kazası

Aynı bölgede mevsimlik işçileri taşıyan aracın kazası sonucu önemli can kayıplarının yaşandığı ikinci kazaya ilişkin tüm bilgileri henüz edinmiş değiliz, ama çok kötü şeyler ifade ediliyor. Bunların en önemlisi de kazaya neden olan midibüste kapasitesinin çok çok üzerinde yolcu taşınması. Mevsimlik işçi taşınmasında alıştığımız, sıradan ihlallerin ötesinde çok büyük olumsuzluklar yaşanıyor. Pek çok işçinin yetersiz sürücülerce kullanılan traktör veya kamyon kasalarında taşındığını hepimiz biliyoruz. ‘Pamuk tarlasına bir otomobille gitmek mümkün mü’, diyenler olabilir. Bunun benzerini madenler için de söyleyenler oluyor: ‘Madende her türlü konfor mümkün mü…’ gibi. Eğer, olayları böyle çarpıtırsak daha çok canlar yanar. Taşımacılığın da madenciliğin de lüks olmayan asgari gerekleri vardır ve bunlara tartışılmadan uyulmalıdır. Eğer bu kuralları tartışıyorsanız, açıklayıp aksi halde kötü sonuç çıkmayacağını anlatmalısınız. Bu tabii ki mümkün değil. Bu konularda tedbir alıp para harcayanların tümünün ‘enayi’ olması, parayı boşa harcamış olması mümkün mü? 

Bazı sorular

Adı geçen kazalar dahil tüm taşımalarda asgari olarak şu sorular sorulmalıdır. 
* Kazalara karışan araçların fenni muayenesi yapılmış mı?
* Seferin denetlenmesine imkan veren takograf cihazı ve diğer sistemler faal mi?
* Taşımacı D1, D2, D4 gibi belgelerden uygun olanına sahip mi?
* Taşıt bu belgelere kaydolup taşıt kartı almış mı? 
* Sürücü mevzuata uygun SRC belgesine sahip mi? 

Denetim konusu…

Kurallara uyum kazaların önlenmesinin asgari şartıdır. Bu uyum da ya taşımacılar ile çalışanlarının kendi sorumluluklarını bilip yerine getirmeleriyle ya da denetim ve cezalandırma zoruyla sağlanabilir. Bizim gibi, insanları kurallara uymayı sevmeyen, kurallara uymama sonucu olumsuzluk yaşamamalarına bağlı olarak kurallara uymayı gerekli görmeyen ülkelerde denetim çok daha öne çıkar. 

Şüphesiz ki seyahat organize edenlerin, hatta bireysel olarak seyahat edeceklerin taşımacı tercihinde dikkatli olmaları ve gerekli araştırmaları yapmaları önemlidir. Ancak denetim asli olarak idarenin sorumluluğudur. Denetim alanında iki otorite Ulaştırma ve İçişleri Bakanlıklarıdır. Ulaştırma Bakanlığı, kendi alanına giren konularda denetime yetkiliyken trafik görevlileri gerek trafik gerekse taşıma mevzuatına ilişkin tüm denetimlerle görevli ve yetkilidirler. 

Ben, bu denetimlerin yeterliliğinden şüphe edenlerdenim. Bu konuda denetimlerin sıkça ve uygun (alışılmamış) yer ve zamanlarda yapılmadığını düşünüyorum. İkinci olarak; göstermelik değil mevzuattaki şartlara göre bir yorum katmaksızın denetim yapılmalıdır. Son olarak da denetim de kusuru tespit edilenlere ilişkin yaptırımlar istisnasız uygulanmalıdır. Bizde kusurları görmezden gelme, cezalandırmayıp affetme gibi olumsuzluklar büyüklük olarak görülür. Hiçbir görevlinin böyle bir hoşgörüye hakkı yoktur. ‘Var’ diyenler, bunun şartlarıyla birlikte ilgili mevzuata yazabilmelidirler. Eğer, ‘bunlar yazılmaz ama yapılır’ demeye devam ederseniz, daha çoook canların yandığına şahit olursunuz. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159