06.01.2014, 13:32

Karar almak!

Genellikle yöneticiler karar alırken, uygulanabilir olması eğilimini gösterirler. Şirket içi şartları, kilit yöneticilerin tepkilerini, finans durumu gibi değişkenleri dikkate alarak karar alırlar. Bunlar, bir şirketin doğru kararı engelleyen yaklaşımlardır. 

Sürekli pragmatik davranmak, şartlara ve kişilere uygun kararlar almak şirketi rotasından, hedefinden saptırır. Daha da ötesi şirket, anlık sorunların giderilmesiyle uğraşmaktan yani “yangın söndürmekten” öteye geçemez.

Genelde işyerlerinde alınan kararların tesirinin olmamasının altında yatan nedenler şunlardır.

• Kararda uygulama görev ve sorumluluğunun kime ait olduğunu mutlaka açıkça belirlemek gerekir. Eğer kararı alıp sorumluluk ve yetkiyi saptanmazsa sadece bir niyet beyan edilmiş olur. Yönetici karar alır ama ilgili kişiler bu karardan habersizdir. Bu hatayı yapmamış şirket yok denecek kadar azdır ve en sık rastlanan hatalardan biridir. 

• Şirketlerde çoğu kez kararı alanla, kararı uygulayan yapılması istenen işi farklı yorumlar. Kararı alanın beklentisi başka; uygulayanın kendine görev edindiği şey başka olur. Sonuçta herkesin bildiği huzursuzluklar yaşanır.  Dolayısıyla her iki tarafın alınacak sonuçlar üzerine için başında mutabık olması gerekir.

• Bir çalışana yapamayacağı, yetkinliğine uymayan bir görev verip ondan sonuç beklemek ve bu sonuç alınmadığı zaman da beni kimse anlamıyor diye yakınmak bir yönetici için küçük düşürücü bir durumdur.

• Uygulamanın başarısı için gerekli kaynaklara (zaman, insan, bütçe, bilgi, ilişki...) yöneticinin bu kaynakları çalışanlara tahsis etmesi gerekir. Vermeden almak mümkün değildir.

• Kararı uygulayan insanlar hata yapabilirler. Kararın izlenmesi, uygulandığının raporlanması gerekir. Ama sadece raporlanması yetmez, karar alanın uygulamayı bizzat kendisinin görmesi ve varsa eksiklerini düzeltmesi gerekir.

Bu beş maddeden biri bile  gerçekleşmediği zaman karar değil başka bir şey oluşur. Karar almak, yanlışla doğru arasından seçim yapmak değildir. Hayatta karşılaştığımız sorunların birden fazla doğru ve birden fazla yanlış cevabı olduğuna göre karar, en doğruyu seçmektir. 

Mesela, Vehbi Koç‘un karar alırken, yöneticileri nasıl zorladığını, doğruyu bulmak için ne kadar çok çaba harcadığını anlatan onlarca öykü mevcuttur. Bütün büyük iş adamlarının buna benzer öyküleri vardır.

Ortak akıl, güçlü bir fikri bulup bunu karara dönüştürmek demektir. Liderin kendi fikri olmasa bile dinleyip anladığı, ikna olduğu, üstün bir fikri uygulama kararı alabildiği anlamını taşır. Ortak Akıl, gurup içinde oylama yaparak karar almak değildir. Doğru kararın herkesi memnun etmesi de gerekmez.

Herkesi memnun edecek kararlar Ortalama Kararlardır. Oysa şirketler ortalama kararlarla değil cesur kararlarla yol kat edebilir. 

Ortalama kararlar adı üzerinde vasat kararlardır. Vasatlık ise şirketleri yerinde saydırır. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159