21.12.2015, 16:31

Mersin Terminalinin düşündürdükleri…

Mersin’de epey bir süredir yolcu terminali sorunu yaşanıyor. Bu konu üzerinde duracağım, ama sözlerim Mersin üzerinden bu işin geneline yönelik olacak. Yoksa her terminal için farklı yaklaşım ile çifte standart gündeme gelir ve konu uzar gider… 

İşin özü
Mersin’de yeni bir terminal yapıldı, şimdi tarifeli taşımacıların burayı kullanması isteniyor. Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliğine göre zaten zorunlu ama bu zorunluluğa uyulmasında zorluklar var. 
Öğrendiğim kadarıyla Mersin Büyükşehir Belediyesi yeni terminalin işletme hakkını yıllık 23 milyon TL’ye özelleştirmiş. Bu demektir ki sadece belediye payı için ayda 2 milyon gerekiyor. Tabii, işin maliyetleri ile kâr beklentisi de eklenince bu rakam daha da büyüyecek, aylık 3-4 milyon TL gibi… 

Para nasıl kazanılacak?
Terminalin para kazanma yerleri otobüs çıkış ücretleri, araç park ücretleri ile otobüs yazıhaneleri ve diğer ticari ünitelerden elde edilecek kiralardır. Otobüs çıkış parasını zaten Büyükşehir kendine ayırmış, bu yüzden belirtilen para diğer yerlerden istenecek, tabii, önemli bir kısmı da yazıhanecilerden. 

Mevcut 40 yazıhanenin her birinden yıllık 400 bin TL isteniyormuş. Bu da yıllık 16 milyon TL eder, tabii, hepsi kiralanırsa. Diğerleriyle birlikte bu para işletmeyi kurtarır mı kurtarmaz mı, ben bilemem. Peki, bu 400 bin TL normal mi? Bana göre değil. İşletmecinin parayı nasıl kazanacağı da kendi sorunu, herhalde hesaplarını yapmışlardır. Ancak ‘benim hesabım sizden bu 400 bin TL’yi almamı gerektiriyor’ demekle iş bitmiyor. İşletmeci hesabını ona göre yapıp teklifte bulunsaydı. 

Belediye yönü
Belediye bu terminale çok para harcadığını söyleyebilir. Bu para Mersinlinin parası. Mersinli, bu parayı, orayı kullananlara iyilik yapmak için harcamadı, dolayısıyla yatırdığı parayı almak hakkı. Belediye açısından durum bu. Peki, bu yatırım doğru mu? Bunu, karar verenlere sormak gerekir. 

Hep söyleriz
Bir terminal yapılırken yerinin, büyüklüğünün ve mimari yapısının uygun olması gerektiğini defalarca yazdım. Yanlış yere terminal yaparsanız, taşımacı gitmek istemez. Yolcu burayı tercih etmez. Lüzumundan büyük ve gereksiz harcamalar yapılan terminalin maliyetini taşımacılar çekmek zorunda da değildir. Mevzuattaki zorunluluk da bu sorunu çözmez. Bu işte yanlış olmaması için mutlaka konu uzmanları bulunmalıdır. Terminal sık yapılan bir tesis olmayıp her mimar projelendiremez. Uygun yer, büyüklük ve yapı için uzmanlardan faydalanılması yanında kullanıcı olan otobüsçülerle mutlaka görüşülmelidir. 

Mevzuat hazretleri…
Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliğine göre taşımacılar dahil, herkes terminal yapıp işletebilir. Ancak iş imara geldiğinde bu hak sadece belediyenin. Böyle olunca da terminal işletmecileri arasında bir rekabet oluşmuyor. Herkes yanlış yapma hakkına sahip. Üstelik bu yanlışı yapan belediyeler işletme hakkını devrederek yanlışın sorumluluğundan kurtuluyorlar. İşletme hakkını devralan işletmeci, hiçbir kurala tabi olmadan tekel konumundaki terminali işletecek. Hem belediyeye ödeme yapacak hem kendisi kazanacak. Ne güzel iş! Hatta bazı belediyeler bu hakkın niye kendilerine tanındığını, kamusal gereklilikleri unutarak terminali toptan satabiliyorlar. Ben özelleştirme karşıtı değilim, ama tekel konumundaki kuruluşların özelleştirilmesi hassasiyet gerektiriyor. Bunun ötesinde belediye mevzuatının bu özelleştirmeye imkan verdiğini de düşünmüyorum. Burada söylenen her şey özünde yap-işlet-devret modelli terminaller için de geçerlidir. Bunlarda da rekabete açık olmaksızın belirlenen işletme süresi boyunca istediğini taşımacıya dayatabilirsin. Sözleşmelerde taşımacıyı koruyan hüküm yok. Hele işletmeci aynı zamanda taşımacı gibi görünüyorsa daha ballı işletme hakları kolaylıkla verilebilir. Olan da taşımacıya olur. 

Taşımacının korunması
Terminaldeki yerlerde iş yapan diğer işletmeciler bir yana, taşımacıların korunması önemli. Bu, yazıhane ücretleri ve makul çıkış paraları alınmasının sağlanmasıyla olur. Yazıhane ücretlerindeki koruma nasıl olacak? Buna bir öneri getirmek zor, ama çıkış paraları için bilinen bir yol var: Tavan ücret. 

Geçtiğimiz aylarda, 24 Kasım’dan itibaren geçerli olmak üzere bir tavan ücret tebliği yayımlandı. Buna uyulmayabileceğini belirtip herkesi göreve çağırdım; buna Bakanlık, otobüsçü örgütleri ve taşımacılar dahildi. Nitekim bazıları beklendiği gibi buna uymuyor. Önce devlet kuralının arkasında durmalı. Sonra da belediye hem kamu otoritesi hem de mülk sahibi olarak konuya sahip çıkmalı, bir de otobüsçüler tabii… Bazı terminallerdeki mağduriyetlere sessiz kalırsanız Mersin gibi yerlerdeki haksızlıklarda sesiniz gür çıkmaz, desteğiniz de azalır.

Bir öneri
Taşımacıları yüksek yazıhane kirasından korumak için iki yol var; birincisi, otobüsçülerin ihtiyaçlarını az sayıdaki yazıhaneden karşılamaları. Örneğin Mersin’de toplam 10 yazıhane kiralayıp burayı kullanmak ve bunların yükünü paylaşmak. İkincisi, daha radikal: Mevzuatta bulunan bir terminalden faydalanmak için tamamen veya kısmen yazıhane mülk sahipliği veya kullanım hakkı sahipliği şartını kaldırmak. Yani yazıhanesi olmadan da çıkış parası ödeyerek otobüs kaldırabilmek. Bu taşımacıları az sayıdaki yazıhane sahibine veya acenteciye karşı yeterince korur. Sadece firmanın veya o şehirdeki terminal dışı bir acentesinin yetkili bir elemanının kalkış varışta terminalde bulunması gerekli olabilir. Devrim niteliğindeki bu önerimin zor sindirileceğini biliyorum. Hem keyfi davranan belediyeler hem de gelirleri azalacak yazıhane sahip veya işletmecileri bunu kabul etmeyeceklerdir. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159