10.11.2014, 16:49

Önce Ülkem, Sonra İlkem!

Dünyada "sözle yönlendirme" denen bir tutum gelişti. Yani artık ‘pardon’ demek kolaylaştı. Finansal krizi böylece yönetiyorlardı. Sonunda, Avrupa Merkez Bankası ikinci tur para basmaya Ekim ayında başladı. Avro ucuzlatacak, AB'nin işleri açılacak. Amerikan malı pahalanacak. Amerika da, kendi ekonomisini tekrar durdurmamak için tereddüt içinde.

Şimdilerde de "Önce Ülkem, Sonra İlkem" sloganı çıktı, çünkü Ortadoğu konuları onları dağıttı, kalıplarını sarstı.

Geçen ay nefret ettiği grup ile bu ay işbirliği yaptığını açıklayabiliyor ülkeler, en büyükleri de dahil. 

Milyonlarca mültecinin sınırımızdan girmesine bakmıyor da, kendilerinden gelen kişilerin aynı sınırdan geçmesini antidemokratik buluveriyor.

Ben de böyle diyorum artık: Her Şey Vatan İçin!
* * *
Pekiyi, kendimize bakalım, haydi… Sanayinin  milli gelirdeki payının düştüğünü sıkça konuşmaya başladık, sağ olsun İSO Başkanı Erdal Bahçıvan. Üretimi destekleyen eğitimin zayıf olduğunu ve teknik dalların ilgi çekmediğini yazdık, geçen aylarda. İnovasyonun, yani yenilikçiliğin temeli olan Temel Bilimler fakültelerinin öğrenci bulamadığını, hatta kapandığını da konuştuk.

"Bizde Gençler Geliyor!

İK’ların şirket bütçeleri ile çalışanları eğitmesi bu oranları düzeltmeyecek. Şirketlerin “Ulusal Göz” stratejileri nedir? Google’da “İK” aramaları 4 milyon sonuç veriyor, yarım saniyede. İlk sırada ise PTT İK Daire Başkanlığı var!" dedik, 25 Kasım 2013 tarihli "İK Yapacak" yazımızda.

Türkiye ekonomisinin yüzde 60'ını temsil eden TÜSİAD, STEM adlı rapor ile nihayet, geçen hafta bu konuya zaman ayırdı; fen ve matematik içeren eğitimin, temel bilimlerin üretimdeki önemini ve bunların eksikliğini anlattı. 

Bu raporun en ilginç bulgusu İK (insan kaynakları) yönetimlerinin talep ile kaynakları buluşturamaması. 

Çünkü İK'cılar sanayinin ihtiyaçlarını da, eğitim kurumlarının arzını da anlatamıyorlar. İK'cılar her konuda, aralarında (yüzde 35 oranında) ters düşünüyorlar. İK'cılar teknik eğitimine uygun işlerde çalışanların yüzde 34 fazla ücret aldıklarını söylerken, çalışanlar bunun tam tersini söylüyor. Bir İK okulu da yok.

Kalkınmada, katma değer arttırmada, orta gelir aşamasını atlamada en önemli unsurun kaliteli insanlar olduğu artık herkesin bilgisi dahilinde. 
* * *
Karşılaştıralım:

İstihdam oranı, 15 yaşından büyüklerin çalışan kısmı olarak tanımlanıyor. Bizde bu kısım yüzde 49. Araplarda 52, Güney Asya'da 61, Avrupa'da  56, Gelişmekte Olan Ülkelerde 66, Güney Amerika'da 67, Doğu Asya'da 73, Az Gelişmiş Ülkelerde 78.

Türkiye'de eğitim harcamalarının yüzde 2,5'ini fakir, yüzde 20 nüfus yapmış. Zengin yüzde 20 nüfus ise yüzde 64 yapmış. Fark 25 kat. 

Katma değer üretebilmek için bu farkı azaltmak şart. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159