22.07.2013, 17:30

Şakulünüz kaymasın!

Yer yarılsa, gök delinse… diye başlayan bir şiir vardı, çocukluğumuzda; bilmem anımsar mısınız? Haklısınız aslında, ben çok eskilerden söz ediyorum, ancak işitmişsinizdir, anlatılanlardan kalmıştır aklınızda.

Yer yarılıp gök delinene kadar, yani dünya durdukça hep, ama hep doğruyu gösterecek bir şey var mı? Hani tereddütsüz, çekincesiz, büyük küçük, kadın erkek, yerli yabancı herkesin daha ilk görüşte kabul edeceği… Yerkürenin üzerinde, belki de ilk insandan bu yana kullanılagelen bir el yapımı, alet, ölçü. 

Birçok yerde, birçok kez görmüşüzdür ama hiç önemsememişizdir. Çocukları ayırıyorum, çünkü çocuklar her bir şeye büyük dikkatle, büyük keyifle, büyük heyecanla bakarlar. Önemsemememizin nedeni, bizimle doğrudan bir ilgisi olduğunu düşünmememizdir aslında. Birileri kullanıyorlardır, birileri ölçüt, kıstas anlamında çok önemsiyordur muhakkak. Uymadığında yıkılıp yeniden yapılması gerekiyordur, eğer istenilen değilse.

Çekül ya da şakul 

Birini hemen söyleyeyim: “Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yerçekiminin doğrultusunu belirlemek için sarkıtılarak kullanılan bir araç” diye tanımlanan o küçük, topaca benzer nesne, çekül. Şakul dendiği olur, Arapçası.

Yerçekimi değişmediği sürece her yerde -ister deniz kıyısında, sıfır rakımda isterse Everest’in tepesinde- her koşulda -ister yazın ortasında, ister kutup soğuğunda- her zaman -ister gece ister gündüz- doğruyu gösteren bir araçtır çekül. 

Eğer doğruyu göstermezse, bilin ki Dünya artık yoktur. Çünkü yerçekiminin değişmiş olması gerekir ki bu da üzerinde yaşadığımız yerkürenin artık yaşanamaz bir yer olduğunu gösterir. Ya da haberimiz bile olmaz doğruyu gösterip göstermediğinden. O kadar zamanımız olmaz belki de. 

Yerçekimi

Hani Newton’un başına elma düşmüş de yaz sıcağında bir ağacın gövdesine yaslanmış uyuklarken, ‘bir şey var, bir şey olmalı’ diye uğraşıp bizlere kazandırmış ya yerçekimini… Ne olduğunu soranlara da; yerin, cisimleri kendine doğru çekme gücüne verilen ad olduğunu söyleyebiliriz. Bu güç sonucu olarak yeryüzünde bulunan canlı cansız her varlığın bir ağırlığı meydana gelir ve cisimler, yerkürenin merkezine yönelir. Yani, bildiğiniz gibi her varlık ‘düşer’.

Bu noktada bizi ilgilendiren yerçekimi ivmesidir ki, bu Dünyanın her yerinde göz ardı edilebilecek değişiklikler taşır. Örneğin, g (m/s2 = newton/kg) 840 m rakımlı Ankara’da 9.79; deniz kıyısındaki İstanbul’da 9.80; Kuzey Kutbu’nda 9.83 olarak saptanmıştır. Biz, hesaplamaların kolaylığı, bilimsel çalışmalarda küçük de olsa bir farklılığın sonuçta ortaya çıkmaması için sabit olarak yerçekimi ivmesini, yaklaşık 980 sm/saniye kare kabul ediyoruz.

Bilmemiz gereken…

Ben bu işin uzmanı değilim, sadece ilgimi çekti… Siz de eğer bu konu üzerinde çalışan değilseniz ve ilginizi çekiyorsa şu noktayı göz ardı etmeyin: Bir çekül, ancak yerçekimi ivmesi değiştiğinde doğruyu (yerkürenin merkezini) göstermez. 

Doğruyu, her zaman doğruyu gösteren bir başka aracımız daha var: Su terazisi.

Hemen her yerde görürsünüz, muhakkak kullanılan bir araçtır; tabii her zaman ve her koşulda doğruyu gösterir. Su terazisi de, aynı şekilde bir şeyin gönyede olup olmadığının hem kolay, hem hızlı, hem de şaşmaz doğrulukta kontrolü için vazgeçilmezlerdendir.

İlk kez Mısırlılar A şeklinde çaktıkları çıtaların tepe noktasından sarkıttıkları şakul ipinin tam ortayı göstermesiyle yatay doğruyu bulmuşlar. 1600’lü yıllarda İtalya’da iki cam tüpün içindeki hava kabarcığından yararlanılmış. Bugün sadece yatay ya da dikey değil her açının her türlü ölçümü ‘klinometre’ ile sağlanabiliyor.

Doğru her zaman doğru olursa anlamlı

Jeologlar kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya'nın yaşının yaklaşık 4500 milyar yıl olduğunu söylüyor. Sanki çok uzun geldi bana da… Ama ilk hominidlerin yani insansı varlıkların 2-3 milyon yıl öncesinde görüldüğü, ardından homo habilis, homo erectus, homo sapiens (Neandertal insanı, 130.000-30.000 yıl önce yaşamış; Cro-Magnon insanı ise 90 000 yıl önce yaşamış) gelmiş. Bugünkü insanın atalarıysa, dünyanın yaşına ve insanlığın gelişimine bakarak çok genç, emekliyor bile diyebiliriz: 45.000 yaşında.

Bunca yıllık geçmişimize bakarak edinilen bilgi birikimiyle, deneyimlerin ışığında doğrunun her zaman doğru olmadığını kabul edebiliriz, yukarıda saydıklarım dışında… 

O zaman, geçen yazımda da sözünü ettiğim kitap bizim için en önemli doğru ayracı. Çekül ile su terazisinin yanı sıra bizi hep doğruya götürecek ve hiç yanlış yapmayacak bir araç da kitaptır.
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159