04.11.2013, 12:57

Şölenimize sizi de bekleriz…

Nice sular aktı köprülerin altından, nice insan geçti o yollardan… Her şey değişti, daha da değişeceğinden başka. Bir şey değişmedi sadece; her sonbaharda Kitap Fuarı’na gitme hevesi ve her ne olursa olsun o havayı soluma coşkusu…

İlki, anımsadığım kadarıyla The Marmara Otelinin altında açılmıştı (Ondan çok yıllar önce Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu fuayesinde açıldığını okumuştuk anılarda). 12 Eylül’ün baskısından sıyrılmak ancak ve sadece sanat kültürle söz konusu olabiliyordu… Sanat dergileri birbiri ardına muhalefet yapıyordu öykülerle, şiirlerle… İşte, tam da o günlerde açıldı Kitap Fuarı. Müthiş bir yankı buldu, toplumun her kesimi akın etti adeta. Bir dahası olmaz diye düşünenler kalabalığı, ilgiyi görünce çark ettiler. Ertesi yıl katılımcı yayınevleri de çoğalmıştı, ziyaretçiler de. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde, hiçbir fuarında görülmeyen satış, yayınevlerinin iştahını kabartınca kitaplar fuara yetiştirilmeye başlandı.

Taşıyordu taşındı…

Otelin alt katı, basık havasız ve yetersizdi, ama ikinci kat bir şekilde oluşturuldu. Yine de yetmedi. Tepebaşı’nda yanan o güzelim tiyatronun yerine dikilen binanın alt katına taşındı fuar. Bu kez buluşma noktası Taksim’den Tepebaşı’na kaydı.
Ziyaretçiler de yayınevleri de çoğaldı, etkinlikler de... Söyleşiler, paneller… film gösterimleri (Edebiyat uyarlaması kısafilmlerim de gösterildi 1995 yılında), birbiri peşine yapılıyor, salon daha boşalmadan doluyordu. Tabii, yetmez oldu orası da…

TÜYAP, özellikle kitap fuarından zarar ettiğini söylüyordu ama varlığını da Kitap Fuarına borçlu olduğunu biliyordu… Beylikdüzü’ndeki yere taşınıldığında, şehir merkezine uzaklığı dolayısıyla katılımın düşeceğini düşünenler bir kez daha yanıldı (Diğer ihtisas fuarları sadece ilgilileri için olduğundan ve yenilikleri görmek isteyenler uzaklığı yakınlığı dert etmiyor zaten).

Hep birlikte, ailecek gidin, kitaplara dokunun, birkaçını alın, okudukça geliştiğinizi, rahatladığınızı duyumsayacaksınız. Size uygun, ilginizi çekecek, beğeneceğiniz bir hatta birden çok kitap bulacaksınız.

Geçmişteki gelecek

Bu yılın ana teması “Tarih: Geçmişteki Gelecek” olarak belirlendi ve her yıl belirlenen “Onur Yazarı” olma sırası ana temayla da doğru orantılı olarak Prof. Dr. Taner Timur’daydı. 

Bu yıl 690 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı fuarda 300 etkinlikte yazarlarla buluşacak okur; imza günlerini saymaya, kimlerin ne kadar saatte ne kadar kitap imzaladığını bilmeye imkan yok. Son iki yıldır “yerine” imzalar da atılıyor, bir tepki olarak. Toplumsal muhalefetin yarattığı bu gelenek önemli, özellikle geleceğe bakarken…

Öyle ya, geçmişten geleceğe yaşanıyorsa bir süreç belli gelenekler de oluşturacaktır muhakkak. 

Fuarın konuk ülkesi Çin Halk Cumhuriyeti 100 yayıncı ile katılırken Macaristan’dan Almanya’ya, İran’dan Suudi Arabistan’a birçok ülke de stant açtı. Hepsi ayrı ayrı güzel, hepsi kitap kokulu… 

Hasretin iki yakası

Kitap Fuarı ile birlikte İstanbul Sanat Fuarı’da açılıyor ve bu yılın Sanatçı Onur Ödülü Mustafa Ata’nın… Sanatın rengarenk, rengahenk coşkusu, heyecanı, güzelliği sizi bekliyor; güncelliği de cabası. 

90’ıncı yılında Türk-Yunan zorunlu nüfus mübadelesinin fotoğraf sergisi ilginizi çekecektir. Müthiş fotoğraflar var geçmişten gelen, günümüze kalan.

Bir noktayı belirtmek istiyorum… görünce siz de hak vereceksiniz, 1850’lerde de beton yığınıymış İstanbul. Öyle yeşillik, ağaç, koru hatta meydan aramayın. 
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159