Wenzhou tren kazasındaki ekonomik suç ile ilgili mevcut durum çalışması sadece, Çin dâhilinde geliştirilen guanxinin karmaşıklığının ortaya çıkarılması ile ilgili çalışmakta değil ve fakat aynı zamanda da ülkenin kısıtlı şeffaflık, kısıtlı hükümet hesap verebilirliği ve medya sansürü vasıtası ile nasıl insanların güvenini kazanabileceğini de sorgulamaktadır. Aynı zamanda korumayı amaçlaya potansiyel politikalara öncülük edebilen Çin dâhilinde ortaya çıkan beyaz yakalı ve iş birlikli suçlar ile ilgili konuları aydınlatmayı da amaçlamaktadır.

Sosyal bilim araştırmalarının insan davranışlarının doğasına dayalı olarak yürütülmesi zor olmaktadır. Bu bağlamda araştırmacılar unsurlara ve açıklamalara yoğunlaşmaktadır fakat anlamlı ve güvenilir veriye erişimleri sınırlıdır. Bu problem; beyaz yakalıların suçları gibi, bazılarının fark edilmemiş kalması istenen başlıklarda çalışma teşebbüsünde bulunulduğuna büyük ölçüde karmaşıklaşmaktadır. Ayrıca; örneğin ulusal kurumlar gibi hem bireysel hem toplumsal anlamda güçlü konulara odaklanan çalışmalar dahi zor olmaktadır. Bu tarz çalışmalar kapsamında sadece ulusal bir kurumdaki muhtemel suçlar değil ve fakat aynı zamanda da güvenilir bilgiye erişimde genel eksiklik noktasında bilinenlere de odaklanılmaktadır. Dolayısı ile de hâlihazır durumda derinlikli kalitelendirme kullanım durumu; sosyal bilimlerde tercih edilir durum olarak kalmaya devam etmektedir. Mevcut çalışmalar sınırlı sayıdaki olaylar ya da koşulların detaylı bir içerik analizini ve göstergelerin çok kaynaklı kullanımı vasıtası ile ilişkilendirilmesini desteklemektedir.

AB’nin modlararası dengeyi sağlamaya yönelik politikalarına karşın, karayolu taşımacılığı halen üstünlüğünü korumaktadır. 2008 yılı itibarıyla AB sınırları içerisinde yapılan yolcu taşımacılığının yüzde 83,2’si, yük taşımacılığının ise yüzde 45,9’u karayolu ile yapılmaktadır. Karayolu taşımacılığının neden olduğu çevresel sorunlar ve karayolu güvenliği sorunları AB’nin gündemindeki yerini korumaktadır. Ulaştırma politikalarında çevre dostu politikaları özellikle merkezine alan AB, demiryolu taşımacılığına bu nedenle büyük önem atfetmektedir. 2008 yılı itibarıyla, demiryolu taşımacılığındaki oranlar yük taşımacılığı için yüzde 10,8, yolcu taşımacılığı için ise yüzde 6,3 civarındadır.

AB içi havayolu taşımacılığı, 2008 yılı itibarıyla yük taşımacılığında yüzde 0,1, yolcu taşımacılığında ise yüzde 8,6 civarında bir orana sahiptir. Denizyolu taşımacılığı 2008 yılı itibarıyla, AB içi yük taşımacılığında yüzde 36,6, yolcu taşımacılığında ise yüzde 0.6 civarında bir orana sahiptir. Öte yandan, toplam yük taşımacılığının yüzde 3,6’sı iç suyolu taşımacılığı ile yapılmakta olup, daha fazla kullanılması gereken bir potansiyele sahiptir.

Ulaştırmadaki en önemli sorunlardan biri olan trafik güvenliğinde gelişmiş ülkelerde akıllı ulaşım sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde akıllı ulaşım sistemleri konusunda A.B.D., Almanya, Britanya, Avustralya, Fransa, Güney Kore, İsveç, Japonya, Hollanda, Kanada ve Singapur’un öncü olduğunu, Brezilya, Çin, Tayland ve Tayvan’da ise önemli gelişimlerin ve yaygınlaşmanın kaydedildiği görülmektedir. ABD’de bu uygulamalar, 1960-1970 yılları arasında yol ve araç arası iletişimin sağlanması anlamında bir başlangıç kaydetmiş olup 1980’li yılların ortalarından itibaren kamu-özel sektör-akademi işbirliğiyle Mobility 2000 çalışmaları başlatılmıştır. Bu çerçevede 1994 yılında Ulaştırma Bakanlığı tarafından Amerika Akıllı Ulaştırma Topluluğu kurulmuştur. 2005 yılında kongre tarafından güvenli, hesap verebilir, esnek, etkin ulaştırma adalet yasasının kabulüyle birlikte, bu alandaki araştırma faaliyetleri için 2009 yılına kadar yıllık 110 milyon dolarlık bütçe sağlanmış olup bunun takibinde ABD Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre eyaletlerde yürütülen ve ulusal düzeyde koordine edilmeyen 500 milyon dolar ile 1 milyar dolar arası yatırım söz konusudur. Ulaştırma Bakanlığı koordinasyonundaki akıllı ulaştırma sistemleri programı çerçevesinde akıllı araçlara, akıllı altyapıya ve ikisinin koordinasyonuyla akıllı ulaştırma gerçekleştirilmesine yoğunlaşılmaktadır. ABD’deki akıllı ulaştırma sistemleri bölgesel olarak düzey farklılıkları göstermekte ve henüz ulusal bir entegrasyondan bahsedilememektedir.

Devam edecek...