17.03.2013, 10:06

Sigortada yenilikler sorun yaratıyor!

Sigorta konusu giderek çetrefilli bir hal alıyor. Sigorta konusunda özellikle yabancı şirketlerin Türkiye’de kasko değerleri üzerinde prim hesaplamalarında,  prim toplamalarında ve teminatları ödemede ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 

Prim aracın değerine uygun olmalı

Sigorta maliyeti giderek artıyor ve sigorta taşınabilir yük olmaktan çıkıyor. Örneğin, herhangi bir aracınıza reasürans tek taraflı bir değer belirliyor; örneğin, 689 bin TL. ve onun üzerinden prim alıyor. Reasürans kim? Sigorta birliği. Araç kaza yaptığı zaman veya pert olduğu zaman; sizi ‘piyasa fiyatı’ diye çok ciddi bir kavramla tanıştırıyorlar. Peki, o zaman diyoruz ki, madem bizim arabamızın pert değerini piyasa fiyatıyla vereceksin, o zaman niye benden 689 bin lira üzerinden para alıyorsun? Benim sigortamı yaptığınız gün arabanın fiyatı 689 bin değildiyse veyahut güncellemediyseniz, bu benim sorunum değil ki. Şimdi böyle bir durumla karşı karşıyayız. O zaman, ‘burada enteresan süreçler yaşanıyor’ diyorsunuz. 

Taraflar dikkate alınmalı

Bütün meslektaşlarımızın bilmesinde yarar var. Sigortanın bağlı olduğu kurumların tek taraflı kararlar almaması lazım. Yani araç değerleri belirlenirken piyasa değeri de dikkate alınmalı ve ortalama değerlerinden sigorta yapılmalı. Primler de bunun üzerinden alınmalı.
Sorunu baştan çözümlemeli, sonradan çıkacak sorunları çözmek mümkün değil. Şöyle düşünün: biz arabamızı 689 bin TL’ye sigorta ettirdik, pert oldu. Bu araç için sigorta şirketi diyecek ki piyasa fiyatı 500 bin TL. Arada 200 bin liraya yakın fark var. Size o parayı iade etmeyecek, dava açacaksınız, bir sürü sorun çıkacak veya diyecek ki; ‘priminin o kısmını iade ediyoruz’. 

Filo dikkate alınmalı 

Benim aracım kaza yapmamış olsaydı, fazladan prim verecektim. Diğer taraftan, benim bir arabamın primini iade ettin, geride o arabadan 20 tane, 30 tane daha var bende. Onların primlerini de bana geri ver. Madem bu aracın değeri bu değil, bu araç bu değeri etmiyor; o zaman neden size fazla prim veriyoruz? Bu önemli bir konu. 

Manevi tazminat

Sektör, manevi tazminatlarla ilgili talepte bulundu. Manevi tazminatlarla ilgili talebimizi, değerlendirmek lazım. Bizim de ne istediğimizi bilmemiz lazım. Ne kadar prim ödersek, o kadar teminat alırız. Zorunlu sigortaların içlerindeki değerlerin yükselmesi için de primlerin artması lazım. Sizin zaten zorunlu olmayan ihtiyari sigortası yaptırma hakkınız var. Bunları yeniden değerlendirmek lazım, bizim sigortacılarla masaya oturmamız şart. 

Zararın sorumlusu biz miyiz? 

Diyorlar ki, sigorta havuzu zarar etti. Bize göremediğimiz zararın bedelini ödettiriyorlar. Sigortalar maliyetlerine neyi koyuyorlar? Ödememiş şeyleri koyuyorlar mı koymuyorlar mı? Dava sürecindekileri koyuyorlar mı, koymuyorlar mı? Diğer taraftan yatırımlarını koyuyorlar mı, koymuyorlar mı? Sigorta şirketlerinin kendi maliyetleri, yaptığı yatırımlar -binalar, insanlar, maaşları- bu maliyetlere yansıyor mu, yansımıyor mu? Siz fazla harcıyorsanız, bedelini niye bana ödettiriyorsunuz? 

Sigorta şirketlerinin azlığı

Tabii burada temel sorun sigorta şirketlerinin az sayıda olması. Az sayıda oldukları için bir lobi oluşturuyor ve tüketiciler üzerinde bir baskı kuruyorlar. İlgili bakanlığa, müsteşarlığa o lobi ile birlikte gidip oturuyorlar, işte ‘şuradan zarar ettik, şunu çıkarın’. O anda hakkında karar verilen Türkiye’deki 16 milyon taşıt sahibinin olaydan haberi yok. Bir karar çıkıyor karşınıza: sürpriz! Konunun taraflarının bir araya gelerek bu kararları alması gerekir. Aksi takdirde sigorta sorunu giderek büyüyecek. Sigorta bilincini arttıralım, herkes sigortalı yaşasın, sigortalı çalışsın, sigortalı ticaret yapsın derken belki de sigorta kapsamı dışına çıkacak bir çok insan olacak. Bu da ülkede bir kaosa neden olacak. 

Tüketici korunmalı 

Nisan ayından başlayarak sigorta mevzuatında ciddi değişiklikler yapılıyor: ‘Tercihe göre sigorta’, şunu yaptım, bunu yapmadım… Tehlikeli oyunlar bunlar. Orijinal parça isteyip istememe gibi tercihler var… şu paketi alıyorum, bu paketi almıyorum. Seç seçebilirsen! 
Yüzde 80’i yabancıların eline geçmiş sigorta şirketlerimiz böyle davranmaya devam ederse, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, bakanlıkların, bürokratlarının işi bu anlamda onları korumak mıdır yoksa Türkiye’deki tüketicileri korumak mıdır? Tabii ki de tüketiciyi korumaktır, kullanıcıyı, hizmet alanı korumaktır. Bu durumu bir de Rekabet Kurulu’na taşımak lazım.

Sigorta bilinci

Tabii ki kurumların da hakları var,  onlar da ticaret yapıyorlar. Onlara saygı duyuyoruz. İstismar da vardır, ama birileri kötü yapıyor diye iyilerin canını yakmaya kimsenin hakkı yok. Sigortayı bu bilinçle yapmak lazım. Tek taraflı düzenlemeler sigorta sorunlarını her geçen gün daha da büyütecek, giderek çözümü olmayan bir hale dönüşecek. 

Taraflar bir araya gelmeli bir lobi oluşturmalıyız. Mesleki sivil örgütlerimizden bir lobi oluşturarak Hazine Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ile masaya oturalım. Gelin kardeşim, anlatın bize, dinleyelim. Biz dertlerimizi anlatalım, siz dinleyin. Hakemler de karar versin. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159