16.06.2022, 10:26

Yolcu taşımacıları varlık mücadelesi veriyor

Ulaşım gerek sosyal hayatta, gerekse ekonomik hayatta fiyatları belirleyen ana unsurların başında gelir. Bugün Dolar 17 lirayı geçti, akaryakıt fiyatları ise 28 liraya dayandı, her gün zam haberleri geliyor. Dünyada petrol fiyatları da 120 doları aştı; bu gidişle mazot fiyatları litre başına 30 lirayı geçecek gibi görünüyor. Kötü senaryolara bakıldığında, Temmuz ayı sonunda beklenen fiyatları Haziran ayı içinde yaşıyoruz. 

Yolcu hareketliliği düşüyor

Olumsuzluklar, beklediğimizden daha hızlı şekilde artıyor. Yolcu hareketliliği ise giderek düşüyor. Üniversite öğrencileri eskiden hafta sonu olsa da ‘evimize gitsek’ diye düşünürken şimdi okullar kapanıyor, evlerine gitmekte sıkıntı yaşıyorlar. Bu ekonomik şartlarda hareketlilik tamamen durur. Ulaşım, yaşamın her noktasını etkiler ve ulaşım maliyetindeki artışlar günlük yaşamdaki gıda fiyatları başta olmak üzere tüm ürünlerin fiyatlarını yükseltiyor. Akaryakıt fiyatlarındaki sadece 10 lira gerileme bile hayat şartlarında yüzde 30 iyileşme sağlar. Bunun görülmesi gerekiyor. Ulaşım maliyetlerini aşağıya çekilmesi gerekiyor. 

İflasların ayak sesleri geliyor 

Daha kötü senaryo ise Doların 20 lirayı aştığı durumda akaryakıt fiyatları 35 liralar seviyesine gelir. Bu fiyatlarla taşımacılık yapmak mümkün değil. Pazar giderek daralıyor. Şimdilik iflasları görmedik, ama ayak sesleri gelmeye başladı. Neler yapılması gerektiğini sürekli olarak söylüyoruz: Ulaşımın üzerindeki maliyetleri düşürmek için, devletin ÖTV oranlarını mutlaka aşağıya çekmesi gerekiyor. Özel taşıtlar için bunu yapmayabilirsiniz, bu keyfîdir. Ama ticari taşımacılık alanında mutlaka ÖTV’nin kullanılan fatura üzerinden iadesi şeklinde bir modeli hayata geçirmek gerekiyor. Bunun yanı sıra otobüs biletindeki KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e çekilmesi de ulaşımın üzerindeki maliyeti düşürür. Bunun devamı olarak da otoyol ve köprü ücretlerinde yüzde 50 civarında bir indirim yapılması da çok önemli katkılar sağlar. 

Otoban ve köprü ücretleri 

İstanbul çıkışlarında otoyol ve köprü ücretleri sefer başına 1200 TL maliyet getiriyor. Kısa mesafeli seferlerde sadece 60 bin TL otoyol ve köprü ücreti, fazladan yapılan km nedeniyle ödeniyor. Bunu her anlattığımızda, ‘tamam yapacağız’ deniliyor, ama bir türlü adım atılmıyor. Sadece Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanan otobüsçülerin, İzmit hattında ayda 100 bin TL maliyeti var. Ankara’ya çalışan bir otobüsün maliyeti ise 40 bin TL. İzmir seferlerinde ise köprü ve otoban maliyeti 2200 TL; geliş gidişi birlikte hesapladığınızda 4400 TL. Otobüsçü bu maliyetleri nereye kadar karşılayabilecek? Yük taşımacılığı için aynı durum söz konusu. Antalya’dan yüklenen bir domatesin, kilo maliyeti 2-3 lira iken İstanbul’a gelişi 8 lirayı buluyor. Bu rakamlar gösteriyor ki, ulaşımdaki maliyet artışı hayatı zorlaştıran en önemli unsurlar arasında. Bu maliyeti aşağıya çektiğimizde çok daha ekonomik bir yaşam söz konusu. 

Sürdürülebilirlik yok oluyor

Bugün otobüs sektöründe bilet fiyatlarının artmasıyla yüksek cirolar elde ediliyor gibi görünse de görünmeyen giderlere bakıldığında her sefer sonrasında kasaya zarar yazılıyor. Amortisman, bakım, onarım giderleri, zorunlu sigortalar, personel SGK ödemeleri, tazminatlar hepsi görünmeyen ama ciddi zararlar oluşturan giderlerdir. Karayolu yolcu taşımacılığı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Yük taşımacılığının avantajı şu: Hesabına gelirse taşıyorsun, gelmiyorsa taşımıyorsun. Ama şehirlerarası tarafta tarifeli taşımacılık modeli var. Biz yolcuyu taşımak zorundayız. Tarifeli taşımacılıkta sıkıntı giderek büyüyor. Diğer taraftan EPDK’nin otobüsçülerin aldığı indirimlere yönelik yaptığı düzenleme var. Gönüllülük esasına dayalı bu sistemde indirim yapmak isteyenlerin önüne engel çıkartılmaması gerekiyor. Akaryakıt istasyonlarının da zor durumda olduğunu görüyoruz. 10 bin litrenin altında satış yapan bir istasyonun yaşama şansı yok. 

Online bilet portalları 

Rekabet Kurumu ile online bilet portallarına yönelik görüşmeler yapıyoruz. Bir online bilet portalı hiç emek sarfetmeden fahiş ölçüde para kazanırken sektörümüz iflasa sürükleniyor. Bununla ilgili düzenlemelerin gerek Rekabet Kurumu gerekse Bakanlık tarafından yapılması gerekiyor. Bu sektör kendi kaynaklarını, kendi harcamalarından yapmak zorunda. Ücretsiz servislerin sektöre çok ağır yükler getirdiğini herkes kabul ediyor. Artık düzenli bir yapı da yok. Bugünkü ekonomik şartlarda ulaşımdaki kalite ve güvenlik giderek azalıyor.

Ücret tarifeleri 

Bakanlık, ücret tarifelerine, ‘bilet fiyatları yüksektir, alçaktır’ diyerek engel koymaya başladı. Neye göre düşük veya neye göre yüksek? Buna engel koyulabiliyorsa; akaryakıt fiyatlarının yükselişine, otoban köprü ücretlerinin yükselişine engel koysunlar! Bunu yapamıyorlarsa ücret tarifelerine de engel koymasınlar. Firmalar, hiçbir zaman ‘fiyatları artırma’ yarışı içinde olmadı, alım gücünün düşüklüğünü sektör mensupları olarak bizler de görüyoruz. Ama artan maliyetleri bilet fiyatlarına yansıtmak zorundayız. Sektörde bilet fiyatlarında zaten yüksek bir rekabet ortamı var. Bizim taleplerimizi yerine getirmeyerek bilet ücretlerine tavan ücret getirme çabası içinde olmak adaletsizliktir. Bu yüzden ağır, haksız ve yıkıcı cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. 

Sektör yüzde 50 daraldı 

İstanbul Otogarı’ndan normal dönemlerde günlük çıkan araç sayısı 2 bin 200 civarında, ama bugün 1100-1200 otobüs çıkıyor. Bu da gösteriyor ki, sektör yüzde 50 daraldı. Firmaların gelirleri azalırken belediyeler otogar ücretlerine zam yapıyor. Bu çarkın böyle dönmeyeceğini hep söylüyorum. Enerji fiyatlarındaki yükseliş hayatı daha da pahalandıracak. Sektörün yürümesi mümkün değil. Bu sektöre yeni aktörler bulmak da mümkün değil. Özel sektör bu işi yapamadığı takdirde kamu üstlenecek ve kamunun zararı çok daha büyük olacak. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Meslek örgütleri olarak hep yapıcı şekilde hareket etmeye özen gösteriyoruz, ama sektörümüz artık bir varlık mücadelesi veriyor. Sektör mensuplarının geçmişten gelen borçları ödeyemezken yeni borçlarla bu işi sürdürmesi mümkün değil. 

Haftaya, tüm yolcu taşımacıları bir araya gelerek bir basın toplantısıyla, taleplerimizi ve yaşadığımız sıkıntıları kamuya duyurmaya çalışacağız. Ticari taşımaların süreçlerini kolaylaştıracak adımların, akaryakıt, köprü ve otoban ücretleriyle diğer tüm maliyet kalemlerinin azaltılmasına yönelik adımların atılmasını istiyoruz. Dünya da Türkiye de sıkıntılı bir süreçten geçiyor ama sektörümüz hiçbir zaman olmadığı kadar sıkıntı içerisinde ve artık varlık mücadelesi veriyor. 

Buruk bir sezon yaşayacağımız net olarak görünüyor, çünkü maliyetlerdeki artışın nerede duracağı bilinmiyor. ■

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159