03.04.2017, 10:08

Dilimde tüy bitiren konular…

Yeni Yönetmeliğin taslağı, ben seyahatteyken yayınlandı. Tam bir değerlendirme yapabilmek için önce İstanbul’a dönmem, sonra da geniş bir zaman ayırmam gerekiyordu. Şimdi, bu imkanlara sahibim, önümüzdeki haftalarda geniş değerlendirmeler yapmaya çalışacağım. 

Bilmek lazım…
Şimdilik elime geçen bir kısım sivil toplum örgütü değerlendirmelerinde beni rahatsız eden bazı hususlar var. Bunlardan birisi eksik bilgiyle değerlendirme yapılması. Bir görüş, “tarifeli ve tarifesiz taşımalar aynı B veya D belgesinde birleştirileceğine; yurtiçi ve uluslararası tarifeli taşımalar bir belgede, tarifesiz taşımalar ise başka bir belgede birleştirilseydi daha iyi olurdu” diyor. Sayın görüş sahibi, bu belgeler zaten var. B1 belgesiyle hem yurtiçi hem de uluslararası tarifeli taşımalar zaten yapılabiliyor. Aynı husus B2 belgesiyle tarifesiz turizm taşımaları için de bulunuyor. Dolayısıyla siz, mevcut olanın farkında olmadan, bunu öneri olarak sunuyorsunuz. Hiç olmazsa “bu değişiklik yapılmasın, mevcut korunsun” deseniz anlarım. 

Kurnazlık yok…
Bazıları, Yönetmelikte bazı tanımlamalar yapılarak bazı taşımaların kendi belgelerine kazandırılması peşinde. Örneğin, transfer. Bunun tanımını Yönetmelik ile yapsanız bile transferler ‘şu belgelerle yapılır’ diyemezsiniz. Zira hangi taşımanın, hangi kurumun hangi belgesiyle yapılacağı bazı mevzuatlara tabidir. Yönetmelik ile bunları dolanamazsınız. 

Belediye yetkileri…
Karayolu Taşıma Kanun ve Yönetmeliği ülkedeki tüm yük ve yolcu taşımalarını düzenleme amacıyla hazırlandı. Sonradan anlaşıldı ki, kendi kanunları belediyelere yolcu taşımacılığı alanında bazı yetkiler veriyor. Bakanlık, bu yetkilere saygı duymak zorunda ve duyuyor. Bu husus, Yönetmeliğin kapsam kısmında da yer alıyor. 

Peki, belediyeler buna uyuyor mu? Bilinmesi gerekir ki, belediyelere verilen yetkiler kendi sınırları içindedir. En geniş yorumu mücavir alanı da kapsar. Bu bakımdan belde belediyesinin, ilçe merkezi belediyesinin ve il merkezi (merkez ilçe) belediyesinin farkı yoktur. İl merkezindeki belediye ilin tümünün belediyesi değildir. Keza ilçe belediyesi de öyle. Bu belediyelerin verdiği taşıma izinleriyle belediye alanı dışına, yani bir başka belediyenin ya da UDH Bakanlığının yetkili olduğu bir alanda taşıma yapılamaz, sürdürülemez. Bunu iyice ezberlesinler. İl veya ilçe trafik komisyonlarından bunun hilafına karar çıkmamalı. Çıksa bile geçersizdir. Bu kapsamda, hele hele il dışına yönelik taşıma yapma kararlarıyla bu belgelere bu hak asla ve asla kazandırılamaz. Bu arada, bir belediyenin verdiği iznin tahditli plaka kapsamında olması bu gerçekliği değiştiremez. Parayı veren de aynı kısıtlamalara tabidir, bunu aşan hak vaadiyle belge satılması da bana göre apaçık yolsuzluktur. İliçinde belediye alanı dışına çıkan taşımalar sadece ve sadece Bakanlık belgesiyle yapılabilir. Önceden Y, sonra D4 olan, Yönetmelik taslağı ile de yeniden Y’ye dönen, artık valiliklerce verilecek belgeler ile büyükşehir olmayan illerde iliçi ve ayrıca 100 km.ye kadar illerarası taşıma yapılabilir. Bu belgelerin alınmasında trafik komisyonu kararı istenmesi, bu komisyonların kararlarının belediye veya il alanı dışına çıkma anlamında yetki olduğu anlamına gelmez. 

Büyükşehirler…
Defalarca yazdım, bir daha hatırlatayım… Bugün, büyükşehir belediyeleri bulundukları ilin tamamında yetkilidir. Dolayısıyla bu ilin tamamındaki her türlü yolcu taşıması bunların iznine tabidir. Bazı illerde büyükşehir belediyelerinin, bu izin verme işini sahiplenmeyip yani yetkilerini kullanmayıp bazı taşımaların D2 gibi Bakanlık belgeleriyle yapılmasını görmezden gelmeleri, bu hakkın olmadığı anlamına gelmez. İsteyen belediyeler bu hakkı kullanabilir. Kullanmayanlar da bir gün akıllarına geldiğinde bu haklarına sahip çıkabilirler. Yani niye Antalya’da D2 geçiyor da, İstanbul’da geçmiyor diye İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve UKOME’si suçlanamaz. 

Büyükşehir alanındaki tarifeli, turizm, servis, grup, ücretsiz taşıma vb. her türlü yolcu taşımasına izin vermek ilgili kanununa göre büyükşehir belediyesinindir, ama… diyerek bu değiştirilemez. Bakanlık bunu iyi bilir. Aslında önerenler de bilirler ama bilmezden gelirler. Öyle olunca da dilimde tüy bitse de ben de söyler, yazarım. 

Anlatabilmelisiniz…
Son noktayı koymadan şunu da belirteyim: Derdinizi gerekçeleriyle birlikte iyi bir dille anlatmaya çalışın. Yoksa pek işe yaramaz. Gerekçeler de tatmin edici olmalıdır. Bize zarar veriyor türü ifadeler pek zayıf kalır. Korunması gereken, sadece siz değilsiniz. Yine verimlilik, ulusal kaynakların korunması gibi ifadeler gerekçe gösterilerek serbest piyasadan vazgeçilmesi beklenmemelidir. Ayrıca taşımacıların güçlü kesimleri kadar güçsüzlerin talepleri de dikkate alınmalıdır. Bilinmeli ki, bu güçsüz kesimler taleplerini kabul ettirmek şöyle dursun, duyurmakta bile yetersiz kalabilirler. Bu nedenle onlar için özel kanallara ihtiyaç vardır. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159