Korkut Akın, 29 Ekim sayımızda vergi politikalarını, taşımacılığa etkilerini ve hizmet sektöründeki kolaycı yaklaşımları ele alıyor. Karayolu taşımacılığının önemi, yüksek vergi yükleri ve sistemdeki tıkanmalar üzerine düşündürücü bir yazı… Cumhuriyet Bayramı’na özel bu değerlendirme, hem ekonomiye hem yurttaşın yaşamına ayna tutuyor.
"Siyasal iktidarlar, sadece bizde değil, bütün dünyada, alabildiğine pesimist, olabildiğince kolaycılığa kaçan, en tam da kâr zarar dengesini gözetmek yerine hemen kazanmak ister. Dünyanın birçok ülkesinde, devletin (tabii ki, devletin görünür yürütücüsü olarak hükümetin) saldığı vergilerin çok yüksek olduğu, bunun da hizmet akışını, üretim hızını, kazancı sınırladığı konuşuluyor.
Peki, devletler, özellikle de hizmet sektöründe neden işin kolayına kaçıp da vergi salarak hizmet üretenleri, tüketenleri, dolayısıyla da tüm yurttaşları tedirgin ediyor? Bunun yanıtını özellikle bizim ülkemizde vermek zor. Birincisi, devletin ilgili kurumlarının başında, yönetiminde bulunanlar bir kişinin işaretini bekliyor; yani bizde hükümet yok. Başkanlık sistemiyse bir türlü oturtulamadığı için bir karmaşa yaşanıyor. Akşam aklınıza eseni sabah resmi gazetede yayımlarsanız her şey, ama her şey durur.
Karayoluyla yolcu taşımacılığı, özellikle insan taşımacılığının ana eksenini oluşturuyor. Noktadan noktaya taşımacılık imkanı tanıdığı için pratik ve hızlı olan karayoluyla yolcu taşımacılığı ister istemez belirleyici durumda. Gelişmişliğin sembolü olarak gösterilen havayolu taşımacılığı bizde devlet eliyle güçlendirilirken birçok ülkede tartışılıyor. Birinci ve en önemli nedeni çevre dostu olmaması… Altyapısının pahalılığının yanında, özellikle kısa mesafelerde çok daha fazla zaman kaybına yol açması da önemli bir gerekçe. Düşünün, İstanbul’dan Ankara’ya uçacaksınız; iki saat önce havaalanında olmalısınız, havaalanına ulaşımlar da (metrodan metroya aktarmaları da katarsanız) epey zaman alıyor. Aynı sorun gideceğiniz yerde de yaşanacaktır. Dolayısıyla uçakla Ankara’ya gitmek çok da verimli yolu seçtiğiniz anlamına gelmez. Daha önce yazmıştım, Avrupa’da, kısa mesafeler için daha yüksek vergi salınması söz konusu…
Yine konu vergilere geldi; kaçınılmaz olarak.
Devlet, taşımacılığın her türüne (yanlış olmasın, yatlarla gezinti tekneleriyle yapılanlar dışında) yüksek vergiler koyuyor. Bizde bir de havayolu taşımacılığına sübvansiyon uygulanıyor. Oysa insanlar (kalabalık olmaları, bagajlarının büyüklüğü, insan ilişkilerinin çok daha sıcak olması nedeniyle) karayolunu tercih ediyor. Akaryakıt başta her fırsatta arttırılan vergiler nedeniyle insanlar seyahat etmekten kaçınıyor. Bakın, Gastronomi Festivaline rekor katılım nedeniyle Adana’daki esnaf neredeyse zil çalıp oynayacak. Ulaşım kolay olsa, günübirliğine bile (tabii ki, yakın merkezlerden) gelenler olacak hem ağızları tatlanacak hem esnaf kazanacak, asıl önemlisi insanlar yeni bir yer görmenin, yeni ilişkiler kurmanın kültürel kazancını da yaşayacak.
Değişimin kaçınılmazlığını yinelemenin anlamı yok. Teknoloji gelişirken insanlar da değişiyor, alışkanlıkları da… Devlet, kendine yontarsa, taşımacılık sektörleri de kendi yollarını bulmak için bakış açısını değiştirmeli.
Cumhuriyet, bizi tebaa karanlığından kurtardı ve bugünlere taşıdı. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun."