12.01.2022, 10:16

Yeni bir Yönetmelik Yapalım mı?

Karayolu Taşıma Kanunu ön hazırlıkları ve sonraki iyileştirme aşamaları ile TBMM’deki komisyon görüşmeleri içinde yer alan bir kişiyim. Bu açıdan belki de yolcu taşımacılığıyla ilgilenenler arasında bu kadar katılımda bulunan tek kişiyim. Yük taşımacıları arasında benim durumuma eşdeğer kişi var mı, varsa kaç kişi bilemem. Onların bir kısmının da rahmetli olduğunu da üzülerek söyleyebilirim. 

İlk Yönetmelik

Kanunun  kabülü sonrasında başlayan Yönetmelik hazırlıkları aşamasında da aynı etkinlikte bulundum. Gerek ilk kez Yönetmelik hazırlanması, gerek bununla ilgili göreve yeni başlayan Sayın Talat Aydın’ın bakış açısı sonucu yine çok aşamalı bir görüş alışverişi yaşandı. Herkese katkı sunma fırsatı verildi. O dönem etkin konumda yer alan Sayın Murat Yanık’ın ve ona yoğun destekleri olan Sayın Galip Öztürk’ün katkıları çok oldu. Öyle ki, İstanbul’dan iki özel uçak seferi dolusu bir katılımla Antalya’da bir otelde yeterli süreli bir organizasyonda her şey konuşulabildi. Sayın Talat Aydın ile yolda bile karşılaşıldığında aklınızdaki olayları özel olarak konuşabilirdiniz. Sonunda Kanunun verdiği süreyi biraz geçerek de olsa, ilk Yönetmelik yayınlandı. İlk kez mevzuat kapsamına girip buna henüz alışamamış ‘istemezükçüler’ hariç genelde herkes mutlu oldu.

UATOD

Bu arada bu çalışmalar içinde çok aktif şekilde yer almamın, o günün çok etkili sivil toplum örgütü olan UATOD’un Başkanı Sayın Mehmet Özcan ve sonraki başkanların isteği ve desteğiyle mümkün olduğunu da söyleyebilirim. Zaten her şeyi yolcu taşımacılığını temsilen yapma gücünü verdiler. Tabii ben de katkı sunmaya çok istekliydim. 

İkinci Yönetmelik dönemi 

Zamanla mevzuatta bazı yanlışlar fark edilip düzeltilmesi gerekir. Yeni fikirler, yeni ihtiyaçlar ortaya çıkar. Bunlar değişikliklerle karşılanmaya çalışılır. Mümkün olmadığında yeni bir Yönetmelik yapılır. 2009’da çıkan ikinci Yönetmelikte de az payım olmadı. Özellikle Yönetmeliğin şeklinin daha iyi düzenlenmesi önerim, yüzde 95 gibi hayata geçti. Sayın Talat Aydın ancak güçlü fikirlere itibar ederdi. Ancak ikna olduğunda da gereğini yapardı.  

2011 yılında UATOD’daki görevimden ayrıldıktan sonra çoğu bu gazete üzerinden olmak üzere katkı sunmaya gayret ettim. Zaman zaman tanıdık eski bakanlık görevlileri ile temaslarım da oldu. 

Üçüncü Yönetmeliğe gidiş

Tabi ki, hayatın dinamizmi içinde Yönetmelik değişiklikleri devam etti. Bunlar yetmemiş olacak ki 2018’de yeni Yönetmelik öncesinde iyileştirme çabaları oldu. Önce çok önemli yeni bir taslak hazırlanıp tartışmaya açıldı. Sonunda da yeni bir Yönetmelik çıktı. Taslaktaki bazı hususların, özellikle de belge değişimlerine ilişkin olanların yeni Yönetmelikte yer almadığını gördük. Tabii ki çoğuna üzülmedim. Bunların bir kısmı gereksiz ya da yanlış idi.  Sonrasın da bunda da yeni ihtiyaçlar paralelinde değişiklikler devam etti.  Yeni yönetmeliğin özellikle dil, şekil, düzen gibi açılardan çok kötü yanları vardı.  Zamanla yapılan yeni değişiklikler ile bunlar daha da arttı. Takibi ve kullanımı zor bir durum oluştu. 

Yeni Yönetmelik Yapalım mı? 

Şimdi biriken yeni  ihtiyaçlar olduğunu düşünüyor ve görüyorum. Bunlar bir değişiklikle mi, yoksa yeni bir Yönetmelik ile mi karşılanacak belli değil.  Benim arzum, öncelikle çözülmesi gereken ihtiyaçlara cevap verecek bir çalışma yapılması. Zaten bu yılın sonunda bir değişiklik şart. Ayrıca yeni bir Yönetmelik için bildiğim kadarıyla herkesin katılabildiği görüş alışverişi pek yapılamadı. Bu nedenle yeni Yönetmelik yayınlanması pek de memnuniyet getirmeyebilir. Bu durum yeni  bir Yönetmelik hazırlanması düşüncesini de ortadan kaldırmaz. Benim önerim ve arzum yeni bir Yönetmelik için çalışmalara başlanması. Bunun nasıl olacağı tabi ki önemli.

Önce Kanun

Yönetmelikte yapılacak bazı iyileştirmeler Kanuna uygun olmayabilir veya kanuni dayanağı bulunmayabilir.   Gerçi  Yönetmelik ile kapsanacak konular pek katı olmadığı için pek çok şeyin yönetmelik ile iyileştirmesine engel yok gibi. Ama yine de Kanun değişikliği gerekebilir, düşünülmeli.  

Bundan sonra Kanun düzenlemelerinin yapıldığı, yapılacağı veya yapılmamasının engel oluşturmayacağı gibi bir kabulle hiçbir sınırlama olmadan Yönetmelik değişikliği işine girilmeli. Kimse bunu çarpıtıp yanlış sonuçlar çıkarmasın. Mesela Kanundaki serbest piyasa esasını değiştirmek de mümkün değil,  görmezden gelmek de olmaz. Bunda ülke menfaati olduğunu düşünenler, düşünmeye devam edebilirler tabii. Ama bu  onlara bunun yapılması imkanını vermez. Aksine hareket hukuki sonuçlar doğurur. Sonra da hukuka kızmaya başlarsınız. 

Önce esaslar

Büyük harflerle yazıyorum; Birincisi ŞEFFAFLIK, İkincisi de her türlü görüşün YAZILI olarak ifadesi. Kimse sözle anlatmaya kalkıp, laf ebeliği yapmamalı. Herkesin eli kalem tutuyor, yazıversin. Her görüş belgeli olsun. Üçüncü aşama; yeni görüşlerin açıklanması, duyurulması ve medya ile halka açık toplantılarda  TARTIŞMA. Bu arada herkesin faydalanmasına açık olan taşıma konusunun bundan faydalanacak yolcu ve gönderenler dahil herkesin menfaatlerine uygun bir şekilde olması da önemli. Bu tartışmalardan sonra bir Taslak ortaya çıkabilir. 

Bakanlığın görevi

Bakanlığın görevi önce bu çalışmaya desteğini açıklaması ve ilk taslaktan itibaren önce uzaktan yazılı görüşleri değerlendirip bir açıklamada bulunması , sonra da bir organizasyon ile bunların tartışılmasına katılması. Bu tartışmaya katılacaklar da yine yazılı görüşlerle gelmeli. 

Eski Yönetmelik üzerinde çalışılmalı

Daha önce de söyledim: Yeni Yönetmelikte hiçbir şeyin atlanmaması için, mevcut Yönetmelikteki tüm hususlar değerlendirilmeli. Mevcut Yönetmelikteki her madde, her fıkra, her bend, her alt bend gerekirse hassasiyet gösterilen her kelime değerlendirilmelidir. Bunlar; aynen korunacaklar, tümüyle kaldırılacaklar ve değiştirilecek olanlar şeklinde işaretlenmeli. Değişeceklere ilişkin öneriler de yazılı olarak yer almalıdır. Yine Yönetmelikte hiç olmayıp da,  eklenmesi istenen düzenlemeler de gerekçeleri ve öneri metinleri ile birlikte herkese açıklanmalıdır.

Sona doğru 

Böylece ilk taslak ve tartışmalar sonrasında son taslak ortaya çıkabilir. Son taslaktaki hususlara ilişkin değerlendirmeler ve düzeltmeler sonrasında artık nihai taslak Bakanlıkça hazırlanıp, belki bir kez daha duyurulabilir. Bu aşamalar arasında bir de dilini ve düzenini; daha kaliteli, daha kullanışlı hale getirmek önemlidir ve bunlar da dikkate alınmalıdır. İsteyen bu hususlarda da katkı sunabilir. 

…..Ve ben

Her zaman söylüyorum: Benim veya bir yakınımın dönen tekerleği yok. Yani bir menfaatim söz konusu değil. Kimsenin yanında veya karşısında da değilim. Sadece taşımacılar, taşımalardan faydalananlar ve ülkemiz açısından iyi bir mevzuat çıksın isterim. Bu amaçla da elimden geldiği kadar katkı sunmak görevimdir.  Davet alırsam, salgın da elverirse Mayıs’a kadar yüz yüze toplantılara da katılmak isterim. Yalnız kimse benim orada ne varlığımı, ne de ifade etme hakkımı sorgulayamaz. Aksi halde çeker giderim. Aklımda olanları da yazmaya devam ederim. Herhalde yazmamın önünde bir engel de yok. 
Bu arada Bakanlık, bazılarının ifade ettiği gibi taşımacıların Bakanlığı değil. Taşımacılar ve ülkenin dahil tüm ülkenin Bakanlığıdır. Hizmetten yararlananlar ve hukuktan yana tavrımla bu görevin yapılmasına da destek olurum. Amaç iyi bir mevzuat. 

Yeni yılınız kutlu olsun. ■

Bilet portalları tartışması  
Ülkemiz rekabetçi serbest piyasa ekonomisini kabul etti ve uyguluyor. Bu husus rekabet gücü, yeteneği ve bilgisi olmayanları memnun etmez. Böyle olduklarını kabul etmedikleri için rekabetin ülke menfaatine aykırı olduğunu ya da kendi yaptıkları için özel durumu nedeniyle o işte rekabetin iyi ya da mümkün olmadığını ifade ederler. Bu gerekçeleri kabul ederseniz, hemen her mesleğin rekabet etmemesi için haklı gerekçeleri vardır. Sonuçta geriye hiç rekabet kalmaz. Bundan sizin rekabetinden faydalandığınız alanlarda rekabetin kalkması sonucu birçok şey kaybettiğinizi görürsünüz. Hani yaygın bir laf vardır; ‘Adalet birgün herkese lazım olur’ diye. Aynı şey rekabet içinde geçerlidir: Rekabet bir gün herkese lazım olabilir.

Bilet satış portallarının satın alma ve/veya birleşme yoluyla bir araya gelmesi ve sayılarının azalması, otobüsçülerin faydalandığı bu alanda rekabeti ortadan kaldırabilir veya azaltabilir. Bunu iyi bilmek gerekir. Bu türden bir birleşmenin olduğunun haberini aldığımız günlerde, bunun yanlış olduğunu ve otobüsçülere zararlı sonuçlar vereceğini 12 Temmuz 2021 tarihli Taşıma Dünyası gazetemizde manşetten yer vererek belirtmiştik. Ancak  o günlerde farkına varılmadı. Şimdi ise böyle bir birleşmeye izin veren kararın iptali veya yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açıldığını duydum ve çok da memnun oldum. Haklıdırlar ve kazanmalarını da isterim. Ama bir şartla: Rekabetin gerekliliğini kabul etsinler. Çünkü Karayolu Taşıma Kanunu da bunu öngörüyor.   

Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159