30.12.2014, 12:00

Gelen gideni aratır mı?

2014 yılını geride bırakıyoruz. 2014’ün ikinci yarısında, özellikle son çeyreğinde dünya karıştı. Özellikle petrol piyasalarında çok ciddi bir değişim yaşandı. Kısa vadede sektörümüz için lehte de gözükse uzun vadede neler olabileceğini tahmin edemiyoruz. Petrol fiyatları 35-40 dolara kadar çıkacak diyorlar. Burada hükümetten beklentimiz, petrol fiyatlarının, dünya piyasalarındaki ölçüde aşağı çekilmesi. Burada dolar petrol paritesine dikkat etmek lazım. Bana göre hükümetin buradan vergi fazlası yaratıp bütçe fazlası yaratmaya hakkı yok. 

EPDK adım atmalı

Nakliye sektörleri bu kadar can çekişirken, ekonomik krizle boğuşurken, ülke ekonomisi ulaşımdan bu kadar darbe yerken, mutlaka petrol fiyatlarının Bulgaristan’la eşdeğer duruma getirilmesi lazım. Bugün Bulgaristan’da 2 lira 60 kuruş olan petrol Türkiye’de 3 lira 80 kuruş. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Yüzde 10-15 petrol fiyatlarını geriletmek, bizim sorunlarımızı çözmüyor, onun için petrol konusunda, biraz daha hassas olunması, bütçe fazlası yaratılmaması lazım. Nakliye sektörlerinin de bu konuda hak aramayı becermesi lazım diye düşünüyorum. Tabii, petrol piyasamız hala sulu bir şekilde devam ediyor. Yeni disiplinlerin gelmesi lazım. EPDK’nın bu konuda bir an önce adım atmasını bekliyoruz. Özellikle Enerji Bakanımızın bu konuya el koymasını istiyoruz. EPDK’yı biraz sıkıştırması lazım. 

Kontrol altına alınmalı

Türkiye yolları üzerinde kaçak yakıt satılmasının engellenmesi, sınırlardan girişlerin yasaklanması ve Suriye’den gelen kaçak petrolün kontrol altına alınması lazım. Haksız rekabeti önlemesi açısından bunlar önemli. Bizler kayıt altında yaşayan kurumlar olarak, namusumuzla şerefimizle ülkenin vergilerini vererek gidiyoruz. Pompadan alıyoruz. Pompacının cebinden bize bağış yapmaya kalktıklarında, biz bundan rahatsız oluyoruz. Bizim küçük bağışlara ihtiyacımız yok. Dünya piyasaları ile çevre komşu ülkelerle, fiyatlarımız eşit olursa, kaçakçılık da biter. Özellikle Kafkaslardan gelen petrol, ve Avrupa’dan gelen petrolde bir nevi bitmiş olur. Hepsinden önemlisi lisansör firmaların beyan esasına göre yaptıkları ithalatın, kontrol altına alınması lazım. Bu konuda bir adım atıldığını duyduk. Olumlu bir adım olacak inşallah. Türkiye’de petrol piyasası, dengeli bir hale gelecek diye düşünüyorum. 

Gelen gideni aratır mı?

2014 yılını geride bırakırken, 7-8 seneden beri karamsar yazılar yazıyoruz belki, ama her sene daha kara olarak geliyor. İnşallah 2015 yılında farklılıklar olur. Sektörde arz talep dengesini yakalamak üzere bir, daralma var. Tabii, arkasından gelecek olan hızlı demiryolu. Ankara demiryolu henüz hızlanmadı, sıkıntıları var. Şu an tren Ankara’dan İstanbul’a 5 saatten önce gelemiyor. Pendik’e kadar geliyor. 2015’in sonuna doğru, açılacağı söyleniyor, ama ben 2017’yi bulur diye düşünüyorum. Önümüzde iki rahat sene var Ankara hattı ile ilgili. Bu konuda ciddi araştırmalar da var. 

Biz neye bakmalıyız?

Bu sektör önce kendi yapacaklarını yapmalı. Sonra, devletten isteyeceklerini doğru tanımlamalı, ciddi çalışma yapmalı. Ticaret Odası’nda Taşıma İş Kanunu, diye bir zümre toplantısı yarattık. Orada sektörün sorunlarını, bizim sektörümüzün çalışma esasları ile ilgili düzenlemelerin ne olması gerektiğini, anlattık. İki profesörü danışman olarak çağırdık. Sadece bizim değil, bugün iş dünyasında kayıt altında çalışan firmalarımız, büyük kurumlarımız marka üretemiyor. Neden? 

Sektörün durumu… 

Sektöre gelince tabi havayolu büyüyor, büyümeye devam ediyor. Uçak filoları alınıyor, yatırımlar yapılıyor. Uçaklar dış hatlara giderken, iç hatlarda filo büyüyor. Bu filolarda çapraz hatlarda daha fazla yolcu alacaklar. Bizim yolcu sayımız azalacak. Arz, talep dengesi yine bozulacak. Otobüs sayıları 7 binlere, 6 bin 500’lere doğru gerileyecek. Bunlar hayal değil gerçek. 2018 yılında Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak otobüs sayısı maksimum 6 bin otobüstür. 2 bin otobüsün daha pazarın dışını itilmesi D2’deki büyümeyi ve oradaki haksız rekabet ortamını tetikleyecek. Hep söylüyoruz: Türkiye ikinci el otobüsünü, dışarıya atmalı. Bir şekilde, teşvik edilerek bunları Kafkaslara, Balkanlara, ihraç edilmesi gerekir. 

Gücümüzü göstermeliyiz…

2014 yılını sıkıntıları ile beraber geride bırakıp 2015 yılına geçiyoruz. 2015 yılında aklımızı başımıza toplamamız lazım. 2015 yılında sektörümüz, kendi geleceğini tayin edecek çalışmalar yapmalı. Başta oda, odalar birliği, federasyonlar, konfederasyonlar, mesleki ve akademik sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ederek, 2015 seçimlerinden önce -ki böyle bir düşüncemiz var- harekete geçmeliyiz. Ben Ulaştırma Bakanlığı ile bunu görüştüm. Planımı da gönderdim. İstanbul’dan başlayarak, nasıl ekonomi sağlanır, nasıl verimlilik sağlanır, bunun altyapısını oluşturmalıyız. Önce bizim kendi işimizde, sonra da hükümetin bütün alanlarda verimlilik çalışması yapması lazım diye düşünüyorum. 

Yeni yıl, yeni umutlar…

2014 yılı parlak bir yıl olarak kapanmadı. İnşallah 2015’te daha akıllı çalışırız, çünkü firma sayısı azalıyor. Kapananlar hepimize emsal teşkil etmeli. Yapılması gerekenleri hep birlikte yaparsak, bu sektör kendi geleceğini kendisi tayin edebilecek güç ve kapasitededir. Gücümüze inanalım. ■
Yorumlar (0)
banner117
15
açık
banner159